Google+ boş mideye iki duble viski: He, ölmüş. Amy Winehouse yok artık.

24 Temmuz 2011 Pazar

He, ölmüş. Amy Winehouse yok artık.

twitter'da trending topic olmuştu ki hakkıdır. sonuçta ölen kişi bir insan evladı da, üç şarkısını bildikleri kadını carcarcar konuşmaktan vazgeçemeyenler; konu memesini gösteren hilal cebeci'ye geldlğinde amatör düzeyde sosyal tespit kasıyor mesela, veya terörle ilgili söyleyecek tek bir söz, lanetleyici tek bir cümle bulamayıp "sözün bittiği yerdeyiz." diyor.

ben ne mi konuşuyorum? fenerbahçe'nin küme düşmesi, transferler, evet hilal cebeci'nin iğrenç memeucu. ancak ben bunları konuştuğumda beni itin götüne soktular dolaylı yoldan. amaçları sıkıştırmaktı: "bir çok şehit verdiğimiz bugünde fenerbahçe konuşuyorsun. halk olarak uyutuluyoruz. milli birlik ve beraberliğe bu denli ihtiyaç duyduğumuz günlerde ..." şeklinde.

şimdi amy winehouse'un mekanı cennet olsun girişini yaptıktan sonra istediklerimi dökülüyorum. sadece öldüğü için efsane yapıldı belki de, kim bilir.. evet bir britney spears veya spice girls değildi. o kadar da bebelere balon bir müziği yoktu ama ölenin bilinirliği ve popülerliği, öldüğü gün katlanır diye ki bu senin benim gibi düz insan için de böyledir, kitleleri sarsan rockstar için de...

fakat bizim insanımız amy için utanmasa helva yapacak. işte bunu gördükçe sizin gibi olmadığıma seviniyorum ve "beyaz türk" kavramının varlığına inanıyorum. "şehitlerimiz ölürken helehele" muhabbeti değil yapmak istediğim, ancak hepiniz kraldan çok kralcısınız. 27ler kulübüne girdi o ye diye geziniyorsunuz ortalıkta bir başka junkie için. altın vuruşla ölmek gözünüzde çok havalı bir şey ama uyuşturucu kullanmayı bırak, görmediniz bile bir cigaranın tütüşünü. millete "esrarkeş" yakıştırması yaparken tanrılaştırdığınız kişinin altın vuruştan ölmesi ne kadar ironik öyle değil mi elitist beyazlar?

bu romantizm bitiriyor işte beni bir kez daha. eskiden eğitimsiz insanlara, hükümete oy verdikleri için sinirlenir ve aptallar diyip geçerdim. ancak şimdi inceden inceye görüyorum ki, eğitimli veya zeki kesim de bu hükümeti hak ediyor. koluna mustafa kemal atatürk'ün dövmesini izmir'de bedavaya yaptıran da, papermoon enteli de, amy winehouse için kocaman güneş gözlükleriyle kendi çapında bir tribute night yapanı da hakediyor bazı şeyleri. size bunlar müstehak işte.

size bu sansürlü internet, size bu pahalı benzin, size bu kirlenmiş lig, size bu kaos ortamı müstehak. rahmetli nazım hikmet'ten bir şiirle bitirelim öyleyse.

"akrep gibisin kardeşim"

Akrep gibisin kardeşim,
korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
Serçe gibisin kardeşim,
serçenin telaşı içindesin.
Midye gibisin kardeşim,
midye gibi kapalı, rahat.
Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
Bir değil,
beş değil,
yüz milyonlarlasın maalesef.
Koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılıverirsin hemen
ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
hani şu derya içre olup
deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf.
Ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende.
Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
— demeğe de dilim varmıyor ama —
kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!
NAZIM HİKMET RAN

Hiç yorum yok: