Google+ boş mideye iki duble viski: Eylül 2009

29 Eylül 2009 Salı

İçsel...

Not: Yazıda geçen "o" zamirleri tüm terk edenler, tüm terk edilenler, tüm kuyruk acıları, tüm değeri bilinmeyenleri temsil eder yazar için.

NP: Kyuss - Space Cadet
Alice In Chains - Rotten Apple

-Ne düşündün? Onu ayrılıktan sonra ilk kez, okulda gördüğünde?
-Hiç bir şey.
-Seni senin kadar tanıyorum...
-Biliyorum. Aslında, bilmiyorum. "Hassiktir lan" dedim geçtim sadece. Arkadaş kalamayan sevgililerdenim galiba.
-Evet de, hiç bir şey kıpırdanmadı mı içinde? En ufak bir acı bile? Veya eski günlerin hatrına yüzünde bir gülümseme?..
-Bilmem, bir cesede bakıyor gibiydim. Tanıdığım birinin cesedine. Veya bir yakınımın ölüm haberini almış gibiydim. Kısacası, boş hissediyordum. Bomboş, ruhsuz...
-Peki daha sonraki görüşlerinde?
-Üzüldüm denilebilir birazcık. Bok ettiğim ilişkilerimden bir tanesiydi belki de...
-Şimdi ne durumdasın ki?
-Orada buradayım. Onunla bununlayım. İlişki adamı olmadığımı anlayabildim belki de... Veya ne bileyim aşık olmaya aşık olan, ilişkinin hevesi geçince kadınını sahiplenmeye devam ederken aldatmayı ve kaçamak yapmayı seven adam değilim belki de...
-Yine diptesin. Çıkmaya çırpınıyorsun mutluluğu bedenlerde arayarak, ama onu bir bedende değil, bir ruhta bulabileceğini asla öğrenemeyecek kadar aptalsın.
-Kim bilir.
-Belki de hep dipte kalacaksın.

-Ne düşündün? Seni reddettikten sonra, onu ilk kez gördüğünde?
-Sadece beni kabul etmeyen sıradan bir kız olduğunu.
-Onunla asla beraber olamayacağın gerçeği mi daha çok acı verdi, yoksa egolarının zedelenmesi mi?
-...
-Cevap ver.
-Egolarımın zedelenmesi...
-Bir türlü aşamadın onları değil mi? Kimseyi egolarını bir kenara atarak sevemedin değil mi?
-Bilmem. Belki sevmişimdir... Veya aşkı yaşamışımdır...
-"Belki" diyorsan yaşamamışsındır. Ayrıca bütün "Ben Hiç" oyunlarında* aşık olmak sorusu işin içine girdiğinde kadehine bakıyorsun, kafaya dikmiyorsun içkini.
-O zaman olmamışımdır. Şunu keser misin?
-Peki onu üniversite belgelerinin sonuncusu olan, Verem Sağlık Raporu'nu almaya gittiğinde, baban yanındayken gördüğünde neler hissettin?
-Karnımda bir ağrı. Biraz bulantı... Kuyruk acısı. Her şey...
-Bunun senin sorunun olmadığını düşündün mü hiç? O 35lik sevgilileri tercih ediyordu ve seni bu yüzden seçmedi. Aklına geldi mi bu hiç?
-Sorunu hiç bir zaman onda görmedim. Ya kendimde, ya da ağzını burnunu kırmak istediğim 35likte gördüm. Kim bilir, belki de iyi bir adamdır.
-Yine diptesin. Şu anda da hissediyorsun o karın ağrısını değil mi?
-Evet...
-Belki de hep dipte kalacaksın...

-Ne düşündün? Seni tek gecelik ilişki olarak kullanıp, çöpe attıktan sonra onu ilk gördüğünde?
-Acı. Saf...
-Peki... Onunla daha sonra muhabbetini sürdürecek kadar zayıf ve aptal olduğunu düşündün mü hiç?
-Düşünmedim. Düşünüyorum. Sürekli...
-Daha sonra ona karşı son bir kurşun kullandığında, son nefesinle, son gücünle cinselliğe değil de, aşka bir şans vermek istediğinde, ve o klişe cevabı aldığında?
-Ucuz bir kaltak olduğunu düşündüm.
-Belki de o değil de, aşk ucuz bir kaltaktı? Veya sen aptaldın?
-Hayır. Veya evet. Kafamı karıştırmaya devam ediyorsun.
-Tamam biraz rahatla. Onunla muhabbeti kestin. Onu gördüğün her ortamda yanındaki kızlara sulandın, onlarla yakınlaştın, halka açık bir yerde girebileceğin her pozisyona girdin... Onu kıskandırdın. Onun yüzünü ekşitmeyi, mekanı terkedip gitmesini sağladın... Eline ne geçti?
-İntikam soğuk yenen bir yemektir...
-Aptalın tekisin. Hep dipte kalacaksın. Belkisi falan yok. Kendini yenilemenin veya tam bir birey olmanın sorumluluğunu taşıyamayacak kadar zayıfsın.
-Hayır... Sadece yorgunum. Benim geçtiğim zorlukları sen de çok iyi biliyorsun.
-Biliyorum. Anlam vermeye çalışıyorum. Çözülmene yardımcı olmaya çalışıyorum. Ama sen yine masanda bira, küllüğünde sigara, üstündeyse sadece bir jean, bilgisayar başındasın.
-Yani?
-Bu güne kadar renkli bir hayatın oldu, ama o yoktu hiç bir zaman değil mi? Ruhen?
-Evet. Bedenense onlar hep vardı.
-Belki bir şans daha vermelisin?
-Aşka mı? Kimin için?
-Belki vardır birileri aklını kurcalayan.
-Yok. Şu anda içtiğim biradan zevk almamı engellemek dışında hiç bir işe yaramıyorsun. Çekip gider misin?
-Hayır. Çünkü ben senim. Bilinçaltında hep var olacağım. Ama beni her zaman dinlemeyeceksin. Hatta arkadaşlarından duygularını sakladığın için, genelde yalnızken aklına geleceğim. Ve yine o aptal bilgisayarının başına geçip gereksiz blog'una bir şeyler yazmaya devam edeceksin...
-Bana uyar...

*: Ben hiç oyunu, topluca oynanan bir içki oyunudur. Oyun sıra tabanlıdır. Sırası gelen kişi, "Ben hiç" le başlayan bir eylem söyler. O eylemi yapanlar da içkilerini içer.

6 Eylül 2009 Pazar

...

Sıkıntılı dönemler var, yazamıyorum pek. Hatta anlık facebook durumumu paylaşayım, siz beni anlarsınız diye tahmin ediyorum.

yine kafamda bin bir tilki; masamda bir içki; çözmeye, çözülmeye çalışıyorum, yapamıyorum...