Google+ boş mideye iki duble viski: Mayıs 2010

29 Mayıs 2010 Cumartesi

Galatasaray 2010-2011 Sezonu Yapılanması

ekşisözlük'e yazdım bunu. daha sonra paylaşayım her yerde dedim. görüş, fikir belirtin seviyelice.

pls öptüm kibs.

şu yazacağım entry'yi dikkatle okuması gereken kulüptür efendim.

evet, ben de kendi çapımda bir fm2010 teknik direktörüyüm ve kafamda şablon çıkartıyorum. kağıt kalemi aldım elime kadroyu yazdım, gidenler-gelenler; gitmesi gerekenler-gelmesi gerekenler şeklinde oluşturuverdim bir tablo.

şimdi efendim her sene revizyona girip neşter vuruyor galatasaray kadroya, ancak bu sefer vurulan neşter derinden olacak; bunun sinyallerini alıyorum gönderilen oyunculara bakarak.

profesyonellik abidesi emre aşık veda etti futbol hayatına. umarız galatasaray'ın kapısından bir kez daha girer bir şekilde. jo, caner, gio kiralık kontratları bittiği için giden oyuncular. jo'nun takımda kalacağını beklemek, kiralık anlaşması yapıldığı gün bile bir hayaldi bunun farkındayız. gelgelelim parantez açılması gereken isimler ise; bence caner ve gio.
tam kontrat olayı nedir, ne yapılır ne yapılabilir hiç bir fikrim yok; bu konuda beni aydınlatırsanız sevinirim ancak opsiyonlar hala kullanılabiliyorsa bu iki gencin takımda kalması için elinden geleni yapmalıdır bu yönetim. neden mi? bu iki arkadaş da süper yetenekli ve genç. hele caner'deki at fiziği süper lig'de oynayan çoğu oyuncuda yok veya gio'daki ani hızlanma. (aaah, aah, overmars bekler dururdu bu taraftar yıllar yılı) şimdi bu iki genç adamı oynattık mı, oynattık bir süre. e takımla uyum da oluştu gibi benim gözümde. veya şöyle diyeyim, arda turan haricindeki arkadaşlarla artık tanışıp kaynaştıklarını varsayıyorum. e o zaman ne gerek var bambaşka transferlere? hele bir soluklan yeğenim. caner dediğin adamın fl pozisyonuna çekildiğinde neler yaptığını gördük. ayrıca sol beki de yedekler. e gio'yu da izledik, kumaşını; kalitesini anladık. ha ama derseniz ki, atı alan üsküdar'ı geçti; transfer opsiyonunu kullanamayacak galatasaray artık, tamam der susarım.

gelelim kaleye. ufuk ve aykut gibi iki isim varken(franco'nun bir şekilde gönderileceğini varsayıyorum), yabancı kaleci transferi; daha doğrusu yabancı kontenjanını kaleciyle doldurmak gibi bir hataya düşmez umarım yönetim. alınabiliyorsa sinan bolat alınır, (ki şu şartlarda hiç sanmıyorum transferinin gerçekleşeceğini); yoksa da bu 2 arkadaş artı bir genç oyuncuyla kaleci rotasyonu yapılır. form durumlarına göre aykut veya ufuk kaleyi korur.

geri dörtlüye bakacak olursak(ki bakacağız) burada büyük bir kaos hakim. servet ve gökhan zan gibi insan azmanı iki topçumuz var ki bu adamların bir de maşşallahı var. tank gibi adamlar. ama felaket ağırlar ki türksel süper lig(evet türksel) gibi, rakiplerin büyük takımlar karşısında kapandığı bir ligde ağır santrafor kullanmak gereksizdir. bunun yerine tekmeye kafa sokan, kademe bilgisine sahip, kesici özellikleri olan ve teknik kapasitesi(bu oyun şablonu için özellikle) vasat üstü stoperlerin tercih edilmesi yerinde olacaktır. topu şişirmekten inatla vazgeçmeyen servet ve onun can yoldaşı cam adam gökhan zan'la bu oyunu oynayamayacağımız açıktır. gökhan zan'a alıcı çıkacağını sanmıyorum. takasta kullanmak yerinde bir hareket olabilir. servet'e ise geçen seneki gibi bir teklifin gelme ihtimali çok düşük. ya o da takasta kullanılacaktır, ya da yurtdışına(rusya servet'le ilgilenen ülkelerin başında gelecektir) gönderilecektir.

diğer stoperlerimize gelirsek, taraftarın sevgilisi ve avusturalya ekolünün bir diğer temsilcisi lucas neill; kendine bakmayı bilen futbolcu hakan balta, her sene taraftarı kanser eden lakin sakatlanmadan önce rijkaard'ın sözünü dinlediğinde neler yapabileceğini gördüğümüz sabri ve sarı kırmızı formayı sırtına geçirmek için kadro dışı kalan, sağ bek-stoper oynayabilen ali turan bu bölümün kemiğini oluşturan oyunculardır. iki anti parantez de bu sene forma şansı bulamamış; türksel süper lig'de(bursaspor'da oynarken) maça çıkmış en geç oyuncu ünvanını 16 yaşındayken kapan serkan kurtuluş ve yaklaşık 2 senelik ağır bir sakatlık döneminden çıkan ve bekleneni veremeyen uğur uçar için açılmalı. şu an 20 yaşındaki serkan kurtuluş'un idman durumu, formu rijkaard'ın gözünden kaçmamıştır ve belki de bu yüzden oynayamamıştır. ama takımda kalmasından yanayım. öte yandan uğur'unsa bu seneki formsuzluğunun tamamen mental olduğunu düşünüyorum. konyasporlu kasabın teki seni 2 sene futboldan etsin; ve taraftar hala senin tekmeye kafa sokmanı beklesin! yok öyle... küçük kaptan biraz daha sabrı kesinlikle hakediyor. öte yandan hakan balta gibi soğukkanlı ve dengeli oyunu da onun iyi bir rotasyon oyuncusu olabileceğini gösteriyor. şimdi stoper oynayabilecek oyuncuları sayarsak bu kadroda; ali turan, lucas neill ve emre güngör'ü görüyoruz. bu bölüme takviye yapılması kesinlikle şart. minimum 4 stoper, optimum 5 stoper oynayabilecek futbolcu bulundurmalıdır takımlar. eğer bulundurmazsanız, kewell gibi bir adamı oraya çekmek zorunda kalırsınız.
çağlar birinci şu anda taraftarın hakan balta olmasını beklediği bir adam. zaman gösterecek ne yapacağını. hoş, transfer de resmiyet kazanmadı bekleyip göreceğiz.
orta saha ve kanatlara gelirsek; yani oyunun en önemli kısmında oynayabilecek alternatifler an itibariyle elano, barış, sarp, ayhan, musa çağıran, arda turan ve emre çolak. aslına bakarsanız esas kaos burada baş gösteriyor. dünya kupası performansları büyük rol oynayacak elano için, aynı şekilde rijkaard'ın aklındaki sistem(bir box-to-box, bir dmc ve bir playmaker mı; iki dmc, bir playmaker mı; iki mc bir dmc mi burası gerçekten masaya yatırılması gereken bir konu.) ancak ilk etapta ayhan'ın ilerleyen yaşı sebebiyle bu takımda daha fazla tutulmasının anlamsızlığı sorgulanabilir. takasta kullanılması veya bir köşede bekletilmesi ihtimaller. yalnız altı çizilmesi gereken kısım ise; ayhan'ın ilk 3 opsiyondan biri olmaması gerektiği. elden ayaktan yavaş yavaş düşmesiyle birlikte, hem defansif yönü zayıflamış; hem de ileriye pas atmak gibi bir durumu kalmamış. musa çağıran tamamen kapalı kutu, ne olacağı belli değil ancak genç. ateşlendiği zaman neler yapabildiğini gördüğümüz, çılgın sarp ve almancı barış da bu rotasyonda kullanılması gereken iki oyuncu. barış, şartlar ne olursa olsun sinmeyen bir egoya sahip ve sırf bu yüzden takımda tutulması kanaatindeyim herkesin aksine. ayrıca muhtemelen 8 ciğerle falan oynamakta. defansif yönü süper kuvvetli değil, veya tereyağından kıl çeker gibi top çalamıyor ama takımda kalması yerinde olur. hele eğer ki mental yönden geliştirebilirse rijkaard ve ekibi onu; bambaşka bir barış izleyebiliriz. bir senede geliştiremedi şimdi mi geliştirecek demeyin, kimin ne zaman çıkış yapacağı belli olmaz.
emre çolak ve son iki maçta(yanlış hatırlamıyorsam) oynatılan cumhur... emre ve cumhur için konuşmak, hele ki şimdi çok erken. özellikle emre gayet teknik, yetenekli ama önemli olan o yeteneği işlemek. herhangi bir şekilde "yeni arda" lakabı takmaktan ziyade, beklentiye girmemek gerek.
arda turan ve elano ise iki kilit isim. harika istatistiklere imza attı bu sene arda, ancak sert şutlar çıkaramaması(özellikle fl,fr olarak kullanıldığı zaman) ve mental zayıflığı ilk göze çarpan eksileri. mental olarak, özellikle yeniçeri ocağı ekolünden olmasıyla; üstündeki ilgi, medya ve baskı birleşince, ne yaptığı konusunda hiç bir fikri olmayan arda turan izledik. özellikle topa basması, oyunu yavaşlatması kimi zaman; bireyselliği, yabancılara pas atmaması antipatikliğini arttırdı. yargılamaktan ziyade takım otobüsünün arka koltuğunda karakteri yeni yeni oturan bir gencin beynini yıkayanları yargılamak, sorgulamak gerekir esasen. yönetimin kaptanlık pazubandını genç yıldıza teslim etmesi ise ayrıca masaya yatırılması gereken konulardan bir tanesi ve burası yeri ve zamanı değil. olan oldu çünkü... velhasıl kelam, arda turan türkiye'de miladını doldurdu. minimum 8 milyon euro'ya yurtdışına gönderilirse hem onun için, hem camia için, hem de arma için en iyisi olacak görünen o ki. çünkü özellikle bu yeniçeri ekolüne vurulması gerekiyor neşterin ve eğer ki arda turan bu sene de gitmezse yurtdışına; galatasaray'ın yeni hasan şaş'ı olmaması için hiç bir sebep kalmayacak.
orta sahanın en pahalı ismi elano'yu ise; yanında ne yaptığının bilincinde iki adamla izlemek daha doğru olur. tabi burada dünya kupası da apayrı bir soru işareti. eğer ki dünya kupası'nda iyi bir performans gösterirse isteyeni artacaktır ama oyunu iki yönlü oynayabilen ve türkiye'de bu kadar milimetrik paslar atabilen; diğer brezilyalılar'ın aksine formasının hakkını sonuna kadar veren, kaptırdığı topun arkasından çılgınlar gibi koşan ve (özellikle madrid maçlarında gördüm ben bunu) bırakın kendisine, takım arkadaşlarına bile sert bir hareket yapıldığında oracıkta bitiveren; takım ruhundan bihaber olmayan elano'nun gitmesinden yana değilim.
keita'yla ilgili yazmak bile gereksiz. top ayağına yakışıyor, fizikli olduğu kadar da teknikli, mücadeleci ve sami yen'de taraftarı arkasına aldığı zaman uçan-uçuran bir keita izledik bu sene. kimi deplasman maçlarındaki sönük performansı hariç, göze hitap eden güzel bir oyun ortaya koydu keita. takımda kalmalı.
serdar özkan içinse şu anda yazmayı uygun görmüyorum. büyük bir kumar oynadı galatasaray. masaya açılan son kartla straight de yapabilir, elindekini de kaybedebilir. ancak bir royal flush yapamayacağı kesin. serdar özkan ve aydın yılmaz, keita'yı yedekleyecek isimler olacaklardır. veya aydın da takasta kullanılabilir bu sene de o beklenen çıkışı yapamazsa.
uç bölgeyse, takviyeye en aç bölgelerden biri. baros ve mehmet batdal'ın yeterlilikleri kuşkusuz ki özellikle mehmet batdal en fazla beklentiye sahip olduğum adam. eğer ki gece hayatına kaptırmazsa kendini; takıma sağlayacağı fayda kuşkusuz. ancak eğer cem sultan veya muadili bir altyapı oyuncusu takıma monte edilmeyecekse, mustafa pektemek misali; yerli bir santraforla yedeklenmesi gerekiyor bu kısmın.

son olarak, harry kewell. olan oldu, ileriye bakmak lazım. neden kontratı dondurulması vs. sorular yersiz. dünya kupası'na mı bakacak bu yönetim yoksa yollar tamamen ayrıldı mı tartışılır. haldun üstünel'in açıklamalarına bakarsak; yollar kesinlikle ayrıldı ancak eğer ki yabancı kontenjanı kaleciden yana kullanılır da kewell gönderilirse yönetim büyük bir hataya düşecektir. #19138574

altyapıya tekrar bir parantez açalım; (hatta madde madde olsun)
-emre çolak ve -belki, sadece belki- cem sultan ile cumhur gelecek sene daha çok forma şansı bulacağını düşündüğüm gençler.
-hala resmi siteden onaylanmayan, gönderdiğimiz konuşulan çocuklar(murat akça, semih kaya, erhan şentürk, serdar eylik) için net bir şeyler söylemek zor. ancak eğer ki bu karar rijkaard'ın kararıysa, saygı duymak lazım. bu adamlar nerden baksan 20 yaşına geldiler ve a takımda bırakın sürekliliği; resmi 5 maçta forma giymemişlerdir. (belki giymişlerdir de işte metaforu anlayın)
-bir çetin vardı noldu ona demeden de edemiyorum. jan derks'in geçen sene teknik ekibe "niye oynatmıyorsunuz bu çocuğu?" diyerek fırça çektiği çetin. bu sene sürpriz yapabilir.

evet, mevcut kadroyla ilgili yorumlarım bu şekilde.

takviyelere gelirsek; oyunu iki yönlü ancak defansif yönü daha kuvvetli; biri yerli(böyle bir adam türkiye'de bulunduğu an kaçırılmamalı özellikle) biri yabancı iki ortasaha, bir yerli santrafor(veya dediğim gibi, altyapıdan takıma monte edilecek bir santrafor), tekmeye kafa sokan aynı zamanda teknik iki yerli (yabancıysa da yabancı, bunu yapabilecek türk varsa direk alınsın; yoksa yabancıya bakılsın misal) stoper, takımda tutulması gereken gio, kewell(bu adam konusunda çok duygusalım biliyorum) ve caner ile köpek gibi top oynayacaktır bu takım. söylemedi demeyin... ha eğer ki gio, kewell ve caner komple gidecekse; tabii ki iki yabancı kanat oyuncusu(stoch mükemmel olur bu bölgeye, veya babel) farz olacaktır.

özet: seneye doğru transfer hamlelerini yaparsa yüzü gülecek olan takım.
(bkz: güzel günler göreceğiz çocuklar)

17 Mayıs 2010 Pazartesi

Herkes Aldatır.

Kadınların en çok kullandığı savdır, "aldatmak fiziksel olmak zorunda değildir." savı. Bunu diyen kadının sütten çıkmış ak kaşık olduğunu mu düşünüyorsunuz? Veya, sabah 9 akşam 5 çalışan, evden işe işten eve takılan erkeğin masum olduğunu mu?

Bazı aforizmaların zihnimize girişi, 6 sapın bir gece kulübüne girişinden daha zordur. Lakin bir adım daha atıp, tekrarlıyorum: "Herkes Aldatır."

Gelelim psikolojik veya fiziksel mevzuuna. Şunu bir sorun kendinize, işyerinde çekici bir kadınla veya çalışanıyla konuşan erkek ne düşünür? "Ne tatlı hihi" diyip geçmeyeceği kesin. Aklına ilk olarak "Evli olmasaydım..." şeklindeki hala-amca benzeri ilişki gelir mi gelmez mi?
Ters açıdan bakarsak, kızkıza dışarı çıkan bir kadınlar kulübünü gözünüzün önüne getirin. Sadece erkekleri yanında olmadığı için mi rahattır bu kadınlar? Veya sadece oje, alışveriş, ayakkabı konuşabildikleri için mi rahattır bu kadınlar? Yoksa etraftan gelen bakışlar -çok hayvanca olmadığı sürece- hoşlarına gittiği için mi rahattırlar?

Gelecek ilk iki tepkiyi az çok tahmin edebiliyorum yukarıda yazdıklarımla ilgili.
Birincisi muhtemelen senin "anan baban bacın yok mu ulan?" şeklindeki liseli, sivilceli ve ergen savunması, ikincisiyse kesin "dünya senin s..inin etrafında dönmüyor" tepkisi.
Bir numara için; evet, var ve hala evliler.
İki numara içinse; dönüyor veya dönmüyor, bu benim sorunum, tabii peynirli whopper'ıma üflemek gibi bir derdin yoksa diyorum.

Şimdiden hazırlayayım cevaplarınızı da sonra notlarınızı gördüğünüzde ağlak olmayın.