Google+ boş mideye iki duble viski: Glikozla kuvvetlendirilmiş mısır tarlalarındaki anason aroması 8

30 Mart 2013 Cumartesi

Glikozla kuvvetlendirilmiş mısır tarlalarındaki anason aroması 8

Alabama3'yi ilk dinleyişim, iki sene önceydi. Zaten Alabama3'yi görüp de "Ben kesinlikle bu adamları dinlemeliyim." dememiştim; sadece Sopranos'un jeneriğinde çalan şarkının kendilerine ait olduğunu öğrendim.
Boktan bir sabah, dişçiye giderken; açtım Alabama3'nin diskografisini, kulağımdaki pası gidermesi için. "Too Sick To Pray" isimli parçaya denk geldiğimde fena oldum, hatta McDonald's'tan, dişçiye aç girmemek için aldığım çizburgeri bile yarıda bırakıp sardım parçaya.

-Bir yerden sonra alışkanlık oluyor işte! Bir hafta çıkmıyorsun, iki hafta çıkmıyorsun ve "böyle iyiyiz yahu!" diyorsun.
-Belki evet de ben durumdan şikayetçi değilim.
-Evde beş altı bira içeceğimize dışarı çıkıp iki üç bira içelim. En azından eğleniriz! En son ne zaman eğlendin?
-En son Mersin'de çıktığımızda eğlendim, hatun yanımıza oturdu falan ya, o hesap.
-Tamam işte, çok küçük bir ihtimal, belki on kere çıksan bir kere eğleniyorsun ya da bu olayın tekrar gerçekleşme ihtimali seksende bir. Ama çıkalım işte!
-Eğlence aramıyorum ki. Etrafımızda kadınlar varken çıktığımızda bile eğlenmiyorum o kadar veya ben asla dans edebilen bir adam olmadım, hatta en son dans ettiğimde de beraberdik ya işte, geçen sene eylül falan...
-O zaman görüşlerimiz veya bakış açılarımız farklı.
-Eğlenmiyorum belki ancak en fazla keyif aldığım an bilgisayar başında içmek.
-Ondan ben de keyif alıyorum.
-Tamam işte, onu yapmak benim için keyif. Diğerleri değil. Oturup bir şeyler yazmak keyif yani.
Ev arkadaşımla girdiğimiz en ağır tartışmalardan biridir. Çıkalım, çıkmayalım, ne yapabiliriz tarzı soruların ardından girilir genelde bu evreye. Hoş, adam tuttu beni ortak arkadaşımıza benzetti ki ortak arkadaşımızla aramdaki fark, benim sadece keyif alıyor olmam ve eğlenmek için değil, kendi başıma rahat hissedebildiğim için evde takılmam. Yani, mevzu bahis arkadaş "Evde her şey var ya burada takılalım işte, bak burada böyle votka var, şöyle kadın var, müziğimizi de açarız." şeklinde bir yaklaşımla yine "ortam" olayına benim gibi yaklaşan bir arkadaş. Ha ben milleti haftasonu evime doldurmaktan ziyade kendi başıma odama çekilmeyi tercih ediyorum, ayrıldığımız nokta da bu.
Ne demiştik, "Too Sick To Pray".

"Don't call a doctor,
I'm gonna get better.
Don't run for the priest,
I'm gonna find some faith.

Just because I burned my bible baby,
It don't mean, too sick to pray."


Hiç yorum yok: