Pazartesi, İstanbul'a bir hafta önce dönmüş ev arkadaşımla birlikte Carrefour'a kadar yürümüştük. Ben biraz uykusuzdum, oysa hava almak istiyordu ve indirimli bira alma amacıyla yola çıkmıştık. Bilirsiniz, marketten alışveriş yaparsınız ancak cenazenize bakkal gelir. Fakat bilmediğiniz durum şudur ki, bakkalın cenazenize gelme amacı iki İhlas bir Fatiha okumak ve en yakınlarınıza baş sağlığı dileyip helvaya abanmaktır. Yani, bakkal ve çıraklarının dualarıyla cennette yeriniz de garantilenmez genellikle. Dolayısıyla toplu halde (yani iki kişiyken) ucuz alkol satın alabileceğiniz en iyi yerler süpermarketlerdir. Eğer ki dar gelirliyseniz; ne hala sevip saydığım büyük usta Ferhan Şensoy'un "Muhteşem Bakkal Süpermarket'e Karşı" adlı oyunundan etkilenirsiniz, ne de şu an Garanti Bankası'nın reklamında oynayan Erkin Koray'ın yıllar önce, mahallesinde sadece bakkalda alışveriş yapıyor olmasına dair yaptığı açıklamadan. Geliriniz müsaade ettiği sürece solcu veya semtçi veya esnafçısınızdır.
Eve yaklaşık on dakika mesafedeki "süpermarketten" aldık biralarımızı, çocuklar gibi şendik; 1000 atlı akınlarda olduğu gibi. İçiyorduk, saat erkendi daha ve gece uzundu. Günlerden pazartesiydi, kimsenin dışarı çıkmayacağını adımız gibi biliyorduk ve amacımız sadece içmekti. Bir mesaj geldi internet üzerinden. Tanımadığım Alman bir kadından... "Ben bir kız arkadaşımla birlikte İstanbul'a geliyorum. Cumartesi akşamı görüşebilir miyiz?" Keyifler gıcır oldu tabii mesajla. Daha önce bu şekilde yüzüstü bırakılmıştım, defalarca. Kadınlar geleceklerini ve cinsel anlamda "geleceklerini" söylerlerdi ancak sadece seyahat bazında gelirler ve tanıştıkları ilk adamla yatarlardı, böylece benim sevişme planlarım da yatardı.
Geldi çattı o cumartesi; ama ne cumartesi! Evet, bu gece kesin sevişiyordum ve bu kadının seyahat yoldaşıyla da ev arkadaşım şansını deneyecekti. Harika, basit oyun, biraz eğlence, biraz alkol ve gecenin sonunda "seks".
Hiç biri olmadı. Çünkü o defalarca yaşadığım hayal kırıklığı, kendini adeta yeniledi; sanki F5'e bastı. Cuma yer ve saati sormak için Facebook üzerinden mesaj attığım Alman kadından ses çıkmadı.Cumartesi saat akşamın dokuzunu buldu ve mesajı okuduğu halde cevap vermiyordu. "Biz çıkalım." dedik kalan son arkadaşlarımızla. Onlarsa ayrı mırın kırın durumlarındaydı.
Ev arkadaşım son bir şans, denemek istedi; keyfine; bir iki bira içmek için Beşiktaş'ta soluğu almamızı istedi ama bu sefer de bende o daraba tamamen kapanmıştı.
Uzun zamandır görüşmediğim bir arkadaşımsa "OKCupid" üzerinden tanıştığı adamlardan bahsetti. Biz de ev arkadaşımla, tıpkı bir RPG oyunu oynar gibi siteye girip "kasmaya" başladık. "Şunu nasıl yapalım, bunu nasıl halledelim?" diye diye saati 3 ettik işte.
İşin en ilginç tarafı, ben uzun zamandır böyle siteleri; şu anda okuduğunuz satırların reklamını yapmak amacıyla kullanıyordum. Ekşisözlük, n'abican.com, Twitter, hatta Facebook! Ne kadar çok okuyucu, o kadar çok geri dönüş ve eleştiri. Yapıcı eleştirileri filtreden geçir ve ona göre davran. Zaten bu saydığım sitelerden kolay kolay "kız düşüremezsiniz."
Neyse, ne düşen oldu; ne bir şey ve şimdi bambaşka bir "pompa" temalı sitede soluğu alıyorum ama galiba neden 2-3 sene öncesine kadar deliler gibi bedava seks kovaladığım sitelerde takılmadığımı. Ben onu görmekten çok korkuyorum buralarda. Çünkü eğer görürsem umutlarım bir kez daha yeşerecek ve sevgilisinden ayrılmış olduğunu düşünüp belki son bir nefes... Ne bileyim, dal uzatanın olmadığı bir bataklık ve sikik bir hayat işte benim içinde bulunduğum da; kurtaranım da olmaz ki zaten. İyi geceler, rezil pazarlar Türkiye.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder