"Fil hafızalı" kime denir biliyorsunuzdur. Peki bu fil hafızalı kişiler neleri çok iyi depolarlar beyinlerinde? Lisedeyken, İngilizce bir makale okumuştum. İnsanların hafızalarının çeşit çeşit olması üzerine. Yazı hafızası, grafik hafızası, olay(hatıra) hafızası, rakamsal hafıza, tarihsel(olayları tarih ve saat şeklinde hatırlayabilme) hafıza...
Muhtemelen çoğunluğun hafızası, olayları hatırlamaya uygundur. Azınlık ise diğer tip verileri hatırlayabilir. Ben de çoğunluktanım. Peki neden çoğunluktayım?
Arada bir düşünüyorum. Bu kadar ince ince, işleye işleye nasıl hatırlayabiliyorum yıllar önce yaşanmış olayları? Yirmi dört yaşına geldim, hala beş yaşımdayken gittiğim, Mersin'deki Filli Park'ı hatırlıyorum. Yedi yaşımdayken, kocaman; dikdörtgen silgimin üzerine dersteyken sıkıntıdan pencereler çizerek; onu bir metropol yapmaya çalıştığımı hatırlıyorum, ve öğretmenimin "Alın size işte, israf budur!" diyerekten kulağımı çınlatan tokadı patlatmasını. Rezil oluşlarımı da hatırlıyorum mesela. Lisede benden iki yaş büyük olan ancak hala benimle aynı sınıfta eğitim gören Cihan'ın, kafamın tepesine attığı tokadı bile hatırlıyorum.
Bir laf vardır, "Zihin; olayları istediğimiz şekilde hatırlar." diye. Keza aynı şekilde bir yalanı defalarca tekrarlarsanız, onun gerçekliğine inanmaya başlarsınız. Belki de kendime kabul ettirdiğim bir çok yalan olmuştur da, unutmam gereken ama unutamadığım o kadar şey varken, ilk teze inanamıyorum.
Hala başımdan geçen kadınları yazıyorum, bazen en küçük ayrıntılarıyla veya; durup dururken lisedeyken oynadığım rezil bir basketbol maçı geliveriyor aklıma. Durulmuyor hafızam. Durul değil, Dumrul oluyorum gitgide.
Şikayet ettiğim söylenemez aslında. Sonuçta fantastik karakterler yaratabilen ve öykü yazabilen bir adam değilim. Çok okumadığımdan veya hep tek taraflı(roman, basit okunabilir yazı, Galatasaray'la ilgili analiz vs) okuduğumdan ötürü de yerinde tespitler yapamıyorum. Dolayısıyla o fil hafızası olmasaydı bende, böyle bir blog da olamazdı; ben de yazamazdım, herhangi bir yeteneğim olmadığı için de içimde kalanları bambaşka yollarla atmaya çalışırdım.
Bir yere varmayacağım bu sefer, ancak geçmiş tabanlı obsesyon diye bir psikolojik sorun varsa; onun canlı örneği bile olabilirim aslında. Sonuçta şimdiye kadar, dj, trickster, yazar, müzisyen, vokalist, basketbolcu, tribün çocuğu, pick up artist; bir çok şey oldum; daha doğrusu olduğumu sandım. Bir tane daha eklenir, fena mı?
Ve geçmişle ilgili final...
"Sen geçmişe saplanıp kalmışsın!" Bunu sadece kadınlar söyler bana ki aynı cevabı hepsine verdim, teker teker.
"Onunla olan geçmişim, seninle olan geleceğimden çok daha değerli."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder