Alkollü aksiyonlu gecenin akabinde, adam olup; Efsun'a açıldım. Gizem'i boş viteste kullandım uzun bir süre. Ona yaklaşmamaya özen gösterdim. Efsun ise onu resmen kıskanırdı... Birlikte topluca dışarı çıkışlarımızda; sadece Efsun ile ilgilenir, Gizem'in yanımda oturması ve beni sürekli dürtmesine maruz kalırdım.
Daha on yedi yaşındaydım ancak benden bir yaş büyük iki kadının arasında aşk üçgeninde kalmıştım. Yersen... Ardından Efsun'la ayrıldık, sudan bir sebeple. Aslında sudan bir sebep de değildi, sebep Gizem'di.
-Neredesin?
-Diğer kampüsteyim.
-Tamam ben kantindeyim bekleyeyim seni?
-Olur.
Bir daha aradım çünkü sıkılmıştım merkez kantinde beklemekten.
-Neredesin?
-Hala buradayım.
-Off sıkıldım ben yurda gidiyorum akşam yurdun oralarda buluşuruz.
diyerek telefonu kapattım. Kantinde mal mal gezinirken Gizem'le karşılaştık. Hemen Efsun'a mesaj attım. "Tamam şimdi yalnız değilim, Gizem burada, onunla muhabbet ediyoruz; bekliyoruz."
Efsun'un da nasıl bir altıncı hissi varmış bilmem, ya da kadınların, ancak Gizem olayında başından beri boş olmadığımı tahmin edebilmişti. Geldiği anda surat yaptı, surat yapmaktan bıkmadı; Gizem zaten kendini kötü hissedip gitti; Efsun ben ve Efsun'un cephesi(arkadaşları vs) aynı kantinde oturuyorduk ancak birbirimize öfkeyle bakıyorduk.
-Sikerim hepinizi ben yurda gidiyorum, diyerek kalktım.
İnsanlar yine, her zamanki gibi kocaman gözleriyle bana bakıyorlardı. Bunu yapanlar, zamanında "Sen çok iyi gitar çalıyormuşsun ehe ehe" şeklinde benimle dalga geçen sap arkadaşlarıma verdiğim "Ben çok iyi kayarım da yalnız." cevabına ağır şaşıran kızlardı.
Kalktım, kantinin önüne çıktım ve Efsun koşarak geldi.
-Ne yapıyorsun sen?
-Esas sen ne yapıyorsun?
-Gizem olmasa kalmayacaktın burada!
-Gidiyorum ben.
-Şimdi gidersen bi daha beni göremezsin.
-Ringe yetişmemi engelliyorsun.
Son sözümü söyledim ve yurduma gittim. Sanırım, Efsun'la; başladığımız rüya bitmişti. (Rüya? Evet, ona bir süprizim olduğunu söylemiştim ve onu yurdunun arkasına, boğaz manzarası izlemeye götürmüştüm. O yurt arkasında ise, en sevdiği on parça; en sevdiğim on parçanın winamp'te shufflelandığı bir laptop, bir şişe şarap, iki şarap kadehi, iki puro, bir bitter çikolata ve biraz peynir vardı. O yaşta, bunları düşünebiliyordum, hala düşünebiliyorum ancak uygulamaya koymak umrumda olmuyor çünkü değer vermiyorum.)
Yurda döndüm, bir sigara yaktım ve gitmesi konusunda aptallaştım.
Gitmişti Efsun, bitmişti yani.
14 Şubat'tan iki gün önce "Iyy sevgililer günü mü? Sikerim sevgililer gününü nefret ederim!" mesajı attığım ancak aslında bir Pantera, bir de Children of Bodom albümü alıp; her birinin cdsini diğerinin kabına yerleştirerek jest yaptığım; bu jesti veya resti veya yalanı anlamadığı için bana hiç bir şey almayacan ancak gece boyu gittiğimiz her yerde hesabı ödemek için tutturan ve söylediğini yapan; kadın gidiyordu. Hoş, 14 Şubat'ta, cüzdanımda gördüğü condom ilişkimizi yıkıp atmıştı; orası da ayrı konu.
Efsun gitmişti ve bir hafta ertesinde, ben ve Gizem; yine Akdeniz'e gidiyorduk. Ancak başbaşa...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder