Google+ boş mideye iki duble viski: Memleket...

20 Kasım 2008 Perşembe

Memleket...

Saçma sapan şeyler olur ya hani, öyle bir bünyeniz vardır ki, bu saçma sapan şeyleri duygusal muhabbetlere bağlayabilir... Gördüğünüz, kokladığınız, duyduğunuz bir şey sizi derinden sıkıntıya sokması muhtemel bir olayı veya bir zamanı hatırlatıverir...
Tarantino filmleri gibi anlatmayayım en iyisi... Edebiyat parçalamayı bırakıp size 10 dakika önce yaşamış olduğum bir olayı anlatacağım. O kadar bencilim ki benim bulunduğum berbat durumu okuyacaksınız şimdi... Kanadalı bir arkadaşım var, uzun zamandır muhabbet ediyoruz. İyi de birisidir şahsen(Meadow). "Ben Hollanda'ya vardım, burası çok rahat, kaldığım odayı göstereyim mi?" diyerekten webcam açtı. "Bağlantı Kuruldu" ibaresinin görünmesiyle birlikte aklım odaya sızan güneş ışığına takıldı. Lost hesabı bir flashback yaşadım o an. Mersin, memleketim aklıma geliverdi. Bazı insanlar, özellikle doğulu veya güneyli olanlar, memleketlerini bırakıp büyük şehre gittiklerinde, büyük şehirde ne kadar zaman kaldıkları önemli olmayaraktan kasabalarına, köylerine, evlerine özlem duyarlar. Direk Mersinim aklıma geldi benim de, ailemin yanında kalırken öğleden sonra odama güneş vurur ama pişirmezdi. Hafif bir meltem esince ben balkona çıkar, sigaramı çayımı alıp keyif yapardım sıcak yaz günlerinin vazgeçilmez akşamüstlerinde. Akabinde sigara söner, spor ayakkabıları giyilir, sitenin tüm delikanlıları street-ball'a koşardı. Anılar tazelendikçe tazelendi Meadow'un kameradaki yansımasına baktıkça ben... En son Şubat'ta gitmiştim Mersin'e yanlış hatırlamıyorsam. Çok da uzun bir süre olmamış ama yılın bu zamanı memleketimin en güzel zamanıydı... Şimdiyse bu soğuk ve pinti insanlarla dolu kasabada, Bahçeköy'de tıkılmış, kurtarılmayı bekliyorum ama imdat fişeklerimi görebilen yok. Çünkü programımda 1 günlük de olsa Mersin'e gidebileceğim bir boşluk yok. Anca Mayıs sonu gelecek, finaller ve konserler bitecek, Mahmut paşa paşa Mersin'in yolunu tutacak, orada geçirdiği iki haftadan sonra da staja uzanacak, Ankara'ya... Hayatımın en kötü yazının Mersin'e, evime ve aileme duyduğum özlem dolayısıyla gerçekleşeceği aklımın ucundan bile geçmezdi...

NOT: Saçma sapan anlatım ve yazım yanlışları sebebiyle özür diliyorum. Eyvallah...

 

Hiç yorum yok: