Ocak ayındaydık. Yakın bir arkadaşımla albüm takası olayına girmiştik. Yerlerde Maiden, Death, Slipknot cdleri boca olmuştu adeta. Aralardan bir cd çıkardı eleman. Al, bu da son cd, dinlersin kafan bozulduğunda; dedi...
Ertesi gün dershaneye gidecek olmanın verdiği iğrenç sorumluluk duygusuyla uyandım. Dershane falan derken berbat bir gün daha bitti ve gün sonunda cd çalara takılacak albüm arayışları başladı. Gözüme kestirdim asetat kalemiyle log-ashes of the wake yazılmış cdyi... cdyi takmamla hareket etmek, headbang yapmak, pogo yapmak, kafayı duvarlara vurmak için bir içgüdü depreşti içimde. İşte albümle tanışmam aynen böyle oldu....
Albüm sert... Yani açıklamak için başka bir kelime bulamıyorum şahsen.Öfkeyi yansıtmak,dışa vurmak için ideal bir müziğe sahip zaten Lamb Of God. Gitar riffleri sık duyduğumuz,veya bize başka şarkıları çağrıştıran rifflerden değil. Sağlam ve tonları sertlik bakımından yeterli. Davullarda adını sık sık duyduğumuz Chris Adler var. Teknik ritmlerinden, ataklarından, çift kroslarından taviz vermemiş bu albümde de. Ayrıca ritmleri sürekli kendini tekrarlamıyor albüm boyunca. Baslar yine albümün içine tabiri caizse gömülmüş. Bunun albüm soundunu kötü yönde etkilediğini söyleyemem. Çünkü gitar rifflerinde ara ara tizler de var.
Albümün lirikleri ise salt öfke içeriyor. Zaten bir deathcore/new wave of american metal albümünden başka türlü lirikler beklemek imkansız. Harika lirikleri olduğu söylenemez ama o liriklerin melodik bir şekilde Randy tarafından kulaklarımın zarını patlatmak üzere olması harika bir duygu veriyor bana.
Albümün en dikkat çeken parçası bana göre yarı-enstrümental(biliyorum böyle bir terim yok ama Randy'nin sesi çok kısa bir süre duyuluyor) parça "Ashes Of The Wake". Gitar riffleri biraz daha melodik bir parça olmakla beraber Randy'nin bu şarkıdaki vokallerinin diğer parçalara nazaran daha yumuşak olması dikkat çekiyor. Lirikleri yine diğer parçalarla aynı mantığa sahip. Bu şarkıda metronomun sürekli değişmesi nasıl oluyor da Chris Adler'ı etkilemiyor diye kafa patlattığım tek şarkı "Ashes Of The Wake".
Albümün lokomotif parçası "Omerta" Çok basit gitar riffleri üzerine kurulmuş bir parça olmasına rağmen insanı dinlerken adeta eritiyor. Hızlı bir parça değil ama gaz yapıyor. Şarkıyı dinlerken öfkenizi dışarı kusacak yer arıyorsunuz.
Bir diğer sağlam parça ise "Blood Of The Scribe". Nakaratları insanı hem lirikler bakımından,hem de melodik bakımdan- derinden etkiliyor.
Albümde şiddetle tavsiye edebileceğim parçalar : Remorse Is For The Dead, Hourglass, Break You, Now Your've Got Something To Die For, What I've Become, The Faded Line.
11 şarkıdan oluşan albümün playlisti ise şöyle :
1-Laid To Rest
2-Hourglass
3-Now Your've Got Something To Die For
4-The Faded Line
5-Omerta
6-Blood Of The Scribe
7-One Gun
8-Break You
9-What I've Become
10-Ashes Of The Wake
11-Remorse Is For The Dead
Öfke kusmak istiyorsanız, dünya üzerinde gerçekleşen olaylara canınız sıkılıyorsa, hayat denilen sert hocadan bir tokat daha yediyseniz suratınızın ortasına, hükümetlerden; züppeliği ve para harcamayı marifet sanan insanlardan , başkaldırmaya yeltenmeyen prototiplerden sıkıldıysanız, bu albümün cd çalarınızda dönme vakti gelmiştir.
NOT: Eğer hayattan bir beklentiniz kalmamışsa, melankolik modlarda iseniz, sofrada rakı balık varsa, bu albüm atom etkisi yapar onu söyleyeyim. Duygularınız iyice karışır. Kısaca melankoli havası estiriyorsanız bünyenizde, bu albümü dinlemek çok da akıl karı değildir, ben baştan uyarayım....
20 Kasım 2008 Perşembe
Lamb Of God-Ashes of the Wake Albüm Kritiği
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
iki saat lamb of god anlatmışın bi kere bile güven dememişin.
Yorum Gönder