Dün yazdığım blogdan(http://bosmideyeikidubleviski.blogspot.com/2012/08/olsun.html) sonra, dayanamayıp son bir mail attım. Alkol de girince bünyeye, insan ne halt edeceğini şaşırıyor özellikle de konu özlem ise. Cevap bile gelmeyeceğini adım gibi bildiğim halde; bir umut demiştim.
Gelen cevap ise beni şok etmişti. Şimdiye kadar attığım hiç bir mailde, yazdığım hiç bir yazıda onu zor durumda bırakacağımı veya üzeceğimi düşünmemiştim. Ancak attığım bu maili, sevgilisiyle beraber okuması işin rengini bir nebze değiştirdi. Pardon, dokuz aylık sevgilisiyle(hamile bazında değil, yani dokuz aydır birlikte olduğu erkek) otururken maile denk gelmesi işin rengini değiştirdi.
Bunları belirterek yazdığı cevapta bir de "Ben zayıfım diye bas bas bağıracaksan benden başka bir yol bul." dediğinde zaten ego sarsılır, yaşanan aydınlanmayla beraber. Neden miydi aydınlanma? "Ulan bitmiş gitmiş işte, uzun uzadıya sevgili bile yapmış, sen onun hayatında hiç bir şekilde yoksun, ve hiç bir şekilde olmayacaksın da; bunu anlayamadın bir sene boyunca. Ona körü körüne bağlandın ancak onun hayatı değişmişti işte. Yeni oyun başlamıştı, kartlar dağıtılmıştı ve senin elin, bir döper yapmaya bile yetmiyordu. Ama yürümüş işte o, bundan sonra yapacağın her şey, yiyeceğin her halt, ona daha fazla zarar verecek. Bırak peşini..."
Peşini bıraktığımı belirten bir şey yazmam şarttı, yediğim lafın altında kalmamam da şarttı tabii ki. Kısaca, zayıfım diye bas bas bağırmak için ondan başka bir yolum olmadığını; çünkü ondan başka zayıf noktam olmadığını, kendisinin bir sene boyunca geçen hayatının nasıl olduğunu bilmediğimi belirttim ve "elveda"dan ziyade, "eyvallah" diyerek kapattım. "Gönder"e bastığımda, sanki tekrar özgür olduğumu hissediyordum. Sözümü tutabileceğim sanırım bu sefer, ve hayata dönmeyi deneyeceğim. Çünkü artık o minicik şansımın, yüzde 0.1 ihtimalimin bile olmadığını biliyorum. Başkası varsa, hayatında çok çok önemli biri varsa ve bu durum uzun zamandır devam ediyorsa, o herifle ayrıldığında bile benim hiç bir şansım kalmaz ki yaptıklarımın hiç bir anlamı yoktur.
O mahur beste çalmasın artık, müjganla ben ağlaşarak nilüfer demeyeyim, bir ihtimal daha var diyerek hayallerin peşinden koşmayayım, akşam olunca hüzünlenmeyeyim, şimdi uzaklarda olduğunu düşünmeyeyim, kadınımı beklemeyeyim. "Bittiyse bitmiştir" arkadaşlarımın ilişkileri konusunda verdiğim en büyük nasihat oldu şimdiye kadar.
Başa sarıp, bu nasihatı artık kendi kafama kazımam lazım. Oyuna geri dönmem lazım ve İzmirli en paşa arkadaşımın yakıştırdığı, "Efe" sıfatına tekrar kavuşayım. Şimdi her şey baştan başlıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder