Kadın-kız arasındaki farkı hiç bir zaman göremedim. Siz gördünüz belki, ama bende o fonksiyon asla olmadı. Küçük olmalarından bahsedersek; sevdiklerim her zaman "kadın"lardı; zihinsel yönden. Bu yüzden de "kız" diyemedim kimseden bahsederken. 18 yaşından küçük bir kadın? Reşit olduğumdan beri yanından geçmedim; tek bir lolita hariç, yaz aşkı... (Açık kartlar be güzelim.) Sonra büyüdüm biraz daha ve yasalardan korktuğumdan veya kendime yediremediğimden değil; hayatlarını karartmak istemediğim için reddettim onlara yaklaşmayı.
Bir ara kadınlar vardı, lisenin arka bahçesinde buluşurlardı erkeklerle. Çıkma teklifinin raconu oydu çünkü. İlişkiler gelişmemişti, bir kadının elini tutmak gümüş; onunla öpüşmekse altındı. Lise dönemlerimde böyle bir münasebetim olmadı her ne kadar ellerini tutsam da... Utangaçtım belki de, veya lise hayatına hazırlık atladığımdan ötürü; çok erken adım atmıştım. Ancak konu ben değilim; konu o kadınlar için zil zurna sarhoş olan arkadaşlarım... Veya, "Ben ona çok değer veriyorum" diyen kadınlar. Bırak aşık olmayı, değer vermenin tanımını bile kimsenin yapamadığı belliydi, biten ilişkilerin ardından aynı ortama girmeyi bile çok gördüklerinden ötürü.
Sonra başka kadınlar çıktı... Çünkü teknoloji ilerlemişti. "Saatlerce MSN'den konuştuk ve sanırım aşık olduım." diyen dram zavallıları vardı. Ben de girdim muhtemelen bu kümeye bir ara, emin değilim. Ama ben böyle bir adamsam, kesin girmişimdir bu güruha. Ha derseniz ki, adam mısın lan sen; adamım veya değilim; ancak uğraştığım tek bir konu var artık, "adam" olmak.
Zaman biraz daha ilerledi... Kalakaldı çoğu erkek ve çoğu kadın, klişe cümlelerle ve bir kez daha kalpleri kırıldı. "O beni anladı ve sen yoktun..." cümleleriydi sebep. Aldatmak diyemedi kimse yaptığına.
Şimdi buradayız ama düşünüyorum sadece. Bir sonraki adım ne? BBM'den mesaj attı ve beni anladı? O çok uzakta ama Skype'tan konuşuyoruz ve beni etkiledi, fazlasıyla?
"Hiç bir şey ilgimi çekmiyordu." dermiş Bukowski bir şiirinde; işte o şiirin belli mısralarını aklıma kazımak üzere olduğum dönemdeyim sanırım... O yüzden, vur kadehi, eski aşkların saflığının üzerine, bir kez daha; "Kolcular gelirse Halil'im, nerelere kaçalım?"
Dipnot: Bunu keşfetmeme sebep olan babama teşekkürü de bir borç bilirim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder