Mekan ve eğlence anlayışı konusunda kimsenin zevkine dil uzatmak düşmez bana, çoğunun zevkini sevmesem de... Lakin bulunduğum şehir İstanbul ve bulunduğum çevre öğrenci çevresinde sıklıkla gördüğüm bir eğilim var.
Ne idüğü belli olmayan, Tumblr kızları ve internet ünlüleri gibi flu, belirsiz; ancak yakınından bakınca; veya farkedince "sıfatsız" yerlerde eğlenmek. Hayır, bu sefer yükleneceğim ilk grup bu insanlar değil. Daha ziyade mekanlar ve yönetimleri...
Öncelikle gitmeden yorum yapmıyorum, daha önce de bir çoğuna uğradım ancak hiç bir zaman anlayamadım. 80ler partisini, hardcore grubunun aynı yerde konser vermesini, ardından başarısız stand up showların hep aynı yerde organize edilmesini... Abesle iştigal, fakat bunu savunan insanlar da var. "Alt kültür işte yani underground takılıyoruz falan bohem bıdıbıdı"
Hayır kardeşim, hayır güzel kardeşim, hayır canım kardeşim, lan hayır işte gerizekalı! Bir bok takıldığınız yok, mekan ne yapsa yiyorsunuz zaten. Ve hayır, bu bahsettiğim yerler konser alanları, şimdiki ilginç tabiriyle "refresh/fresh venue"lar falan değil. Bildiğin dümdüz mekan yani. Her gün açık, organizasyona özel çalışmıyor...
Bu bakımdan, kıllı herifler ve yüksek topuklu giyen şişman ve kısa gotik kızlar dışında hiç bir şeye rastlayamayacağınız rock barları, sırf karakterleri sebebiyle daha çok destekliyorum. Öte yandan zaten yerim yurdum da bellidir. Ya her gittiğimde insanı sebebiyle küfrettiğim, personeli ve DJ'i Ümit abi sebebiyle sevdiğim Thales'te olurum; ya da udun tellerine değil de; benim bam telime vuran Nusret abinin çaldığı; meyhanede, yani Möhkem Ocakbaşında...
Bu yüzden, yere göğe sığdıramadığınız iğrenç alt kültürünüzün (IPhone ve Ray Ban'lerle oluşturulmuş bir alt kültür) iyice yoğrulduğu; "ne iş olsa yaparım." zihniyetini "ne etkinlik olursa basarım." zihniyetine dönüştüren karaktersiz mekanlar senin, meyhaneler benim! Anladın mı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder