8 katlı bir apartmanda, güzel bir sitede oturuyorduk. Şimdi oturduğumuz yerdeydik yani.
Çok arkadaşım yoktu sitede. Yaşıtlarım ya sportif ya da zengin çocuklardı ve ben henüz basketbol oynamaya başlamamıştım. Futbol sahasında telef etmekteydim kendimi. Bilgisayarım da yoktu, atarim de...
Oturduğumuz apartmanda Almancı bir aile yaşardı o aralar. (En son Alanya'da otel açtı babaları, apart. Oradalardır belki hala, bilmiyorum) İki oğulları vardı, biri benim yaşıtım, biri de benden bir yaş küçük. Sürekli onlarla zaman geçirirdim. Almancı oldukları için iskambil kağıtları bile farklıydı. (UNO oynarlardı) Oyuncakları, çikolataları, her şeyleri cezbediciydi.
Aynı apartmanda, bizim bir alt katta da babamın tanıdığı, bahsettiğim çocukların babalarının da yakından aile dostu yine Almancı bir çift otururdu. Benden iki yaş küçük bir kızları vardı ki, babam bizi daha ufakken baş göz etmeye çalışmıştı. (Babamın üç kader birleştirme denemesinden ilkiydi)
Almancı çift, kızlarını da alıp taşındı... Evlerineyse bahsettiğim kardeşlerin babaları bakıyordu. Borcu varsa öder, aidatlarıyla ilgilenir vs vs...
Bir gün bu kardeşler, yatak odasına girip evin anahtarını aldılar. Çıktık eve, nem kokuyordu. Her kanepenin, yatağın üstü örtülerle kaplı, güneşte hiç bir şey bırakılmamış, terk edilmiş bir ev işte... Hemen erkek çocuğun odasına koştular. O çocukla ben tanışmamıştım çünkü benden yaş olarak bayağı büyüktü. Basketbolcuydu bir de, yanlış hatırlamıyorsam. Odasında bir yatak ve kocaman bir kitaplık/çalışma masası kombinasyonu vardı. Masaya çıktı büyük kardeş, kitaplığın en üst rafından dikdörtgen şeklinde bir kutu indirdi. Kutuyu açtı... 9 milimetrelik bir tabanca ve yanında mermiler, düzgünce dizilmiş.
Bir mermi koydu şarjöre, şarjörü sürdü ve mermiyi namlunun ağzına verdi. Alnıma doğrulttu.
Nasıl yaptığımı bilmiyorum ancak büyük bir soğukkanlılıkla "Çek şunu." demiştim. (Tıpkı annem ve teyzemin ev baktıkları sitede elime bir adet Magnum dondurma vermeleri ve beklememi söylediklerinde, boncuklu pompalı tüfekle arkadaşlarına hava atan çocuğun "Çocuğun dondurmasına sıkayım mı?" demesine; sadece gözlerimle verdiğim cevapta olduğu gibi...)
Silahı suratımdan çekti. Silahı bir kez daha hazır konuma getirmek için yaptığı hareketle mermiyi dışarı fırlattırdı, yerine koydu. Silahı da yerleştirip kutuyu kapattı; masaya çıkıp bulunduğu yere koydu ve hayatlarımıza devam ettik.
Yine aynı sitede, aynı evdeyim şu an. Sigara içmeye balkona çıktım ki Mersin'de sigarayı da alkolü de fazlasıyla dizginlediğim söylenebilir. Bu yüzden nadiren, sabahladığım gecelerde balkonda bir adet sigara tüttürürüm en fazla. İzmariti aşağıya atarken alt katımızdaki eve bakınca aklıma geldi bu anı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder