Google+ boş mideye iki duble viski: Akşamdan kalma tesirli metropol notları 26

18 Ocak 2013 Cuma

Akşamdan kalma tesirli metropol notları 26

Şimdiye kadar, düzgün ve hayatımı devam ettirmek isteyebileceğim, sorunsuz sıkıntısız bir kadınla birlikte olmayı beceremedim; doğrudur. Veya becerebildim ancak topuğumla geriye teptim bunu, dünyada üç milyar kadın olduğu için belki de... Çünkü "onur" her zaman baş rolü oynadı, ben de kimseye aptalca umutlar verecek pislik olamadım.
Zaman geçti, dün; bugüne dönmedi ancak yarın bugün oldu ve buradayım yine. Elimin altında bozulan daktilom sebebiyle bir klavye, ağzımda bir dal sigara ve masanın üstünde boş bira şişeleri...Klozetin 1 metre üzerindeki aynaya bakarak dalınan düşünceler; "Kolye kullanmaya ne zaman başladım?" sorusunun 2011 cevabı, boşluk hissi ve yazmaya iten geçmiş, her zaman geçmiş...


"Geçmişe sadece, canımızı yakmasını istediğimiz için döneriz. Başka bir sebep asla yoktur."
Evet, belki hiç bir kadın için "o adam" olamadım ancak söyleyeceklerim bitmedi, çünkü yazdıklarımda veya konuştuklarımda her zaman dürüstlüğü ve sadakati tercih ettim. Bu cümleyi söylemiş olmamın sebebi de basit aslında... Sadece Facebook'ta geziniyordum ve Facebook'un arşiv uygulamasını keşfetmiştim. Aslen bir uygulama değil bu, bir Facebook hizmeti denebilir.
2007'den bu yana, o internet çöplüğüne boşalttığım her şeyin bir dökümünü aldım ve bunu; internet tarayıcımla görüntüledim. Sayfanın içinde "Meltem" şeklinde arama yaptım, 70 küsür sonucun içinde gözyaşlarım damladı. Judith'i arattım. Yağmur'u arattım. O kadar fazla sonuca erişilemedi ancak bir burukluk oldu yine. Bıkmadım, hayatıma giren tüm kadınları tek tek arattım aynı sayfa içinde. Defalarca... Dayanamadım kadınlarımı bırakıp aradan bir sene geçmiş olmasına rağmen "Bourbon"u arattım.
Sonuç değişmedi. Geçmişe, canımı yakmasını istediğim için döndüm. Sebebim yoktu.

"Bugün için yaşarız, ertesi gün için ölürüz." 
orj. "We live for today but we die for the next." 
Dün, Skyrim'den bir söz paylaşmıştım. Bugünse yine bir Bethesda Softworks eseri; Dishonored'ın soundtrackinden gelen bir parça var burada. Şarkının ismini cismini kullanmayacağım, oyunu oynamak isteyen arkadaşlar için. Ancak, ağır ve dumanlı bir ses tonuyla dillendirir parçayı, vokalist ve sigaradan bir nefes, alkolden bir yudum alırken ileri bakar kişi.

"Youtube'a 'kadınım" yazdığın an, Tanju Okan'ın parçası 4. sırada çıkıyorsa, o ülkenin hayat damarlarının her birini ayrı ayrı sikeyim." 
Öncelikle, Mustafa Kemal Atatürk'e yalandan bir saygım olduğu düşünülmesin, veya sevgim... Katılır katılmazsınız ancak on altı yaşımdayken portresini kalbimin olduğu hizaya yaptırmak istediğim bile doğrudur ki sene 2005. Daha sonra bu kadar kutsal bir şey, vücutta sergilenmemeli diye düşündüm ve dövmesini yaptırmadım benim için bu kutsal adamın. Zaman aktı durdu ve şu an milletin kolunda bacağında, Atatürk imzası görüyor ve tiksiniyorum. Çünkü biliyorum; onunla ilgili bir sik bildiği yok dövme sahiplerinin ve onlar; çevre baskısı ya da popüler olma çabası içindeler.
Gelgelelim, Ata'ya saygıyı sunduktan sonra, ülkemin güzel insanlarının müzik zevkinin teker teker, araya karbon kağıdı koyarak... Lanet olsun... [NOT: Tanju Okan da bu parçayı bir Fransız şarkısından araklayarak yapmıştır, orası ayrı konu.]

"'Ama kelimesinden önce söylenen her cümle geçersiz sayılır." 
Can ciğer kuzu sarması Game of Thrones'dan, yorumlanamayacak tek cümle.

"Kimi zaman kurcalamaman gerekir; çünkü bilirsin, sen kurcaladığında ya karşındaki, ya da sen zarar göreceksindir. Tıpkı iki birayla sarhoş olduğun zamanlardaki gibi; çünkü o zamanlarda da bir şarkı veya bir durum karşına çıkıverir, bitersin." 
Bir anda telefon geliverir ve "Ne oluyor lan?" dersin ya hani, işte o; kurcalamaman gereken vakadır, bunu asla unutma. Çünkü onun bir sevgilisi vardır ve seni arkadaş olarak görüyordur. (2013) Veya onun bir sevgilisi yoktur ancak seni nasıl gördüğüyle ilgili gerekli bilgiyi vermiştir. (2008) Unutmadan, o 2008'de çalan telefon, 4 kez değişti belki de; lakin ne onun ne de benim durumum değişmedi ve hayır, bahsettiğim kişiyi daha önce burada paylaşmadım.

1 yorum:

eleştirmek adına dedi ki...

köşe yazarı gibi. ayrıntısız ve damıtılmış duygular.