Google+ boş mideye iki duble viski: Ederim bazen şikayet Bölüm: 1

20 Aralık 2012 Perşembe

Ederim bazen şikayet Bölüm: 1

Dün...
Saat tam olarak sabahın altısında uykuya yaklaşabilmiştim. Uykusuzluğumun iki sebebi vardı; birincisi mezuniyet ve gelecek kaygısı, ikincisiyse içtiğim bir litre filtre kahve ve yarım paket sigara. Çıldırdım, kalktım yataktan. Günler önce geçtiğim odanın bant çekilmiş duvarına baktım. Eski ev arkadaşım tshirtlerini yırtıp, tshirtlerinin logolarını mukavvaya yapıştırmış, odaya o şekilde bir dekor yapmıştı. Giderken götürdü Carcass, Cannibal Corpse logolarına sahip "üç boyutlu posterleri".
Bant lekelerinin her birinin üzerini kapatmıştım, biri dışında.
A4 aradım, bir şeyler karalayıp yapıştıracaktım duvara. A4 yerine yıllar öncesine ait sınav cevap kağıtları çıktı dosyadan... 2010'la beraber sınav cevap kağıtları değişmişti, bu eski tipti. Hesapta biz de bunları fotokopide çoğaltıp kopya çekecektik. Kopya çekmeyi üniversitede yakalandığı ilk denemede bırakan ben; buna aptal gibi inanmıştım. (Sıranın üzerine yazmıştım diferansiyel denklemler dersinden bir sorunun cevabını, şansıma o soru da çıkmamıştı sınavda. Ancak gözetmen, bunu görünce "Sil onları çaktırmadan." demiş; sınav çıkışı da beni yakalamış; "Oğlum, beni iyi dinle, bunlar adamın amına koyarlar. Boş ver uzasın okul, ama kopya deneme asla." demişti.)
Aldım kağıdı, başladım yazmaya.
İsim soyisim, öğrenci no, bölüm kısımlarını doldurduktan sonra; ders adına; "Beni siz çıldırttınız." yazdım. Sıralamaya başladım. Bitirme sunumu yapılana kadar; gideceğim psikiyatri kliniğinin yazacağı reçeteli ilaçlar kullanılmayacak, alkol sadece cumartesi geceleri dışarıda alınacak, evde içki tüketilmeyecek, mastürbasyon; sadece hafta boş geçilirse bir kez yapılabilecek, bağımlılık yapan bilgisayar oyunları oynanmayacak... Sıraladım, sıraladım ve sıraladım. Güzelce yapıştırdım.
Ot gibi yaşayacaktım, kararlıydım. Geç uyanmış olmama rağmen; mutlu gidiyordum okula. Ancak golü kalemde görmem uzak değildi... Tık...
"Ödevi vermedin, bıraktın mı dersi?" diye sordu.
Dört kısa sınavın ikisine girmenin zorunlu olduğu bir dersin ödeviydi. Son hafta sanıyordum teslimini... Kısa sınavların hepsini kaçırmıştım, az buz bir vize notum vardı ve ödev sonucunda hoca karar verecekti finale girip giremeyeceğime.
İlk ödevi yapmıştım, ikinci ödev mafişti... Fişi çektim, tepem attı. Vazgeçmek zorunda kaldım, eve doğru yola çıktım, Dia'ya uğrayıp bir ufak rakı aldım. Çırpınmak yersizdi. Teslim ettim kendimi anasona, üzüme; ve başladım dinlemeye: "Kimseye etmem şikayet."
Ama ediyordum, çünkü ben "ederim bazen şikayet..."
Serinin devamını muhtemelen bu gece patlatacağım. Bitirene kadar, uzayan okulumun da, bozulan psikolojimin de, bu yaşta kır saçlı olmamın da, küfürlü konuşmamın da, yarınki kıyameti beklememin de, kıyamet kopmazsa gideceğim Şişli Etfal'den ufak bir kanserli doku sonucu almayı bekleyişimin de sebeplerine kavuşacaksınız farklı farklı bölümlerde.
Ne kadar umursarsınız bilmem, neden umursarsınız onu da bilmem. Ama ben, çıldırmayacağıma dair söz vermiştim kendime; ve tutamadığım en büyük söz buydu.

Hiç yorum yok: