Google+ boş mideye iki duble viski: Cenaze Şarkılarım

9 Aralık 2012 Pazar

Cenaze Şarkılarım

Çok aptalca aslında.
"Cenazede çaınabilecek şarkılar" gibi bir başlık vardı mesela Ekşi Sözlük'te. Her gördüğümde "Bitmediniz, doymadınız ankete." derdim. Ancak bugün uzun zamandır dinlemediğim bir şarkıyı dinleyince, böyle bir listeyi vasiyet olarak geride bırakmanın gerektiğini düşündüm. İleride şarkılar eklenir, silinir buradan ama aklıma şu anda gelenler bunlar. Ha bir de muhtemelen ilk üç değişmez.
"Beni yakıp küllerimi denize atın." da vasiyetimde olmaz. Gömün Mersin'e. İsterseniz Fatiha suresini de yazın. Veya yok ya, Fatiha yerine "Cehennemin yeni bir tetikçiye ihtiyacı var." yazın. Bu daha şık durur. Ama lütfen cenazemde bu saydığım parçalar çalsın.
Neyse, gelelim şarkılara. Hepsinin linklerini ve sözlerini tek tek yazmayacağım. Araştırın. Sonuçta "Captain Obvious" postlarının paylaşıldığı, fotoğrafların boy boy yapıştırıldığı bir blog değil bu.
Not: "O Death" çok sevdiğim bir anonim Blues eseri olsa da, Azrail dahil kimseden aman dilemek istemem.

10) Tupac - How Long Will They Mourn Me?
Bugün dinlediğim şarkı buydu. Şaşırabilirsiniz çünkü sürekli rap dinleyen biri değilim. Arada nadiren dinlerim. Rap'e yaklaşımım gaylere yaklaşımım gibidir. Olsa da olur, olmasa da olur yani rap müzik. Ondan nefret etmem veya onu ölümüne savunmam söz konusu değil. Tupac'ın kuzeni için yazdığı bir şarkıdır bu aslen. Ancak bana sırf o "Ölüye saygısızlık yapıyorsun!" telkinlerini ismiyle hatırlattığı için listeye giriş yapmayı hak ediyor. Çünkü huzur içinde yatanın yasını bir hafta, bir ay tutarsınız en fazla ve hayatınıza devam edersiniz. Veya üçü, yedisi, kırkı gibi örf ve adetler üretilir; ona uyarsınız.

9) Drowning Pool - Tear Away
Yine isminden ötürü aşık olduğumuz bir şarkı. Üzerinde çok konuşmak istemiyorum. 2004'te tanışmış olmam lazım bununla da. "Goddamn I love me." kısmı, aslında "İnsanın kendisini sevmesi güzel bir şey." mantığının, bir yerden sonra nasıl egoizme dönüşebileceğine kanıt.

8) Damageplan - Soul Bleed
"All I have are demons here for company./Tek sahip olduğum, bana eşlik eden iblislerim." Darrell, sırtıma dövmesini yaptıracak kadar hayran olduğum bir adam. Vurulduğu zamanlarda dinlemiyorduk tabii. 2005'te başlamıştı benim için Pantera macerası. Ardından peşi sıra geldi tüm yan projeler Pantera elemanlarından, çalındılar kulağıma. Corrosion of Conformity'ye kadar uzandım ki bunun sebebi, Pantera'nın eski üyesi Phil Anselmo'nun Down isminde yeni bir grup kurması ve grubun gitaristi Pepper Keenan'ın C.o.C.'de bulunmasıydı. Gelgelelim, Zakk Wylde destekli bu Damageplan şarkısı; güneyli balladı gibi aslında birazcık. Harika bir solo, mükemmel geri vokaller derken akıla kazınan bir şarkı.

7) Pantera - Floods
Darrell demişken, bunu geçmek olmaz. Yağmurlu günlerin vazgeçilmezi olan parçalardandır. "Wash away us all, take us with the floods./Yıka hepimizi, selle beraber götür." Ölü toprağının üzerine yağmur yağması veya ölü toprağının ıslanması, ölünün ruhunu ferahlatır. En azından yıllarca dinlediğimiz hurafe buydu. Bilmem, hiç ölü biriyle tanışmadım, dolayısıyla doğru mu gerçek mi bilmiyorum. Ayrıca parçanın enteresan bir solosu vardır, sanki gerçekten sel götürüyordur dünyayı. Gitar, ağlar.

6) Müzeyyen Senar - Bir İhtimal Daha Var
Gitarın ağlaması, aklıma "Ağla Gitar Ağla" isimli eseri getirdi. Oradan Türk sanat musikisine doğru bir zincir reaksiyonu yaşadım. Meyhanede unutamadıklarımdandır. Aslına bakarsanız, parça; Ezel dizisiyle ünlü oldu. Ezel'den önce bilmiyordum bu parçayı ben de. Ezel'den sonra da bilmiyordum. "Bir ihtimal daha var o da şampiyonluk mu dersin?" şeklinde bir Galatasaray pankartı vardı. Oradan hatırlardım. Meyhaneden çıkmadığım dönemlerde duydum. Ardından meyhaneye her gittiğimde peçeteye yazdım. Sözleri? Eh, bundan bahsetmeme gerek yoktur.

5) Stone Sour - Bother
Slipknot'ın maskeli vokali Corey Taylor'ın yan grubudur Stone Sour. Güzel müzik yaparlar. Tarzını nasıl adlandırabilirim bilmiyorum ancak fazlasıyla gürültülüdür. "I wish i had a reason, my flaws are open season, for this i gave up trying; one good turn deserves my dying./Bir sebebim olsaydı keşke, hatalarım açık sezon, bu yüzden denemeyi bıraktım; iyi bir dönüş benim ölümümü hak ediyor."

4) Testament - Return to Serenity
İskandinav mitlerine göre gururla yaşamış ölüler Asgard'a gider. Skyrim mantığına göre Sovengarde; onurluların öldükleri zaman gittikleri yerdir. Bu şarkıyı ne zaman dinlesem aklıma ikisinden biri gelir. Çünkü şarkı, ölümden sonraki hayatı anlatır sanki bana.  Güzeldir, Testament'tir çünkü. Ayrıca muhtemelen bu listede, majör yürüyüşlere sahip olan nadir şarkılardandır.

3) Alice In Chains - Nutshell
Rahmetle andığımız nadir eroinmanlardan Layne Staley, yürür gider Nutshell'de. Zaten aklımı kaybetmeye, bir şeyleri yitirmeye başladığımı ne zaman hissetsem bunu dinlerim. Jar Of Flies albümünün bana göre Rotten Apple ile birlikte en güzel şarkısıdır. "If I can't be my own, I'd feel better dead./Kendim olamayacaksam, ölmek daha iyi hissettirir." Muhtemelen ölümüm ötenazi, intihar gibi sebeplere dayalı olursa; ya da ölümcül bir hastalığa yakalandıktan sonra savaşmanın, kendimden kopmak olduğunu görürsem; cenazede çalınması daha iyi olur.

2) Black Rebel Motorcycle Club - Beat The Devil's Tattoo
Onuruma içilmesi ve kadeh kaldırılması, şu anki aklımla düşündüğümde; ruhuma Fatiha okunmasından daha çok isteyeceğim bir şeydir. Ancak arkamdan ağlanması, isteyeceğim son şeydir. Bu yüzden de insanları baymak ve kötü hissettirmek istemem. Ölmüşüm işte, beni bir süre veya hiç bir zaman göremeyeceksin. Ağlamanın alemi ne? Ölüm sadece bir başlangıç değil miydi senin için? Başladığım yerde buluşuruz belki de. Bu yüzdendir ki insanları acılı şarkılarla yasa boğduktan sonra, zirveye yaklaşırken biraz da keyifli bir şeyler gereklidir. Ancak ölümden sonra, cennete veya cehenneme inananların daha iyi anlayacağı bir şarkıdır. Çünkü, "Your soul is able, death is all your cradle; sleeping on the nails there's nowhere left to fall./Ruhun yetenekli, ölüm tek kundağın; çivilerin üzerinde uyuyorsun ve düşecek bir yer kalmadı."

1) Reverend Gary Davis - Death Don't Have No Mercy
Susuyorum, yorumlamayacağım bile.


Bonus: Frank Sinatra - My Way
Özellikle yakınlarıma, tüm kahkahalar; geçirilen güzel zamanlar, anılar hatta kan, ter ve gözyaşı için teşekkür ettiğimi belirten mektubun okunmasının ardından, babamın benden çok daha iyi bildiğini düşündüğüm bu parçanın çalmasını isterim.
Hiç bir şarkının sözlerini tam olarak yazmadım farkındaysanız, ancak bunu yazacağım hatta tercüme edeceğim.

"And now, the end is here
And so I face the final curtain
My friend, I'll say it clear
I'll state my case, of which I'm certain
I've lived a life that's full
I traveled each and ev'ry highway
And more, much more than this, I did it my way

Regrets, I've had a few
But then again, too few to mention
I did what I had to do and saw it through without exemption
I planned each charted course, each careful step along the byway
And more, much more than this, I did it my way
Yes, there were times, I'm sure you knew
When I bit off more than I could chew
But through it all, when there was doubt
I ate it up and spit it out
I faced it all and I stood tall and did it my way

I've loved, I've laughed and cried
I've had my fill, my share of losing
And now, as tears subside, I find it all so amusing
To think I did all that
And may I say, not in a shy way,
"Oh, no, oh, no, not me, I did it my way"

For what is a man, what has he got?
If not himself, then he has naught
To say the things he truly feels and not the words of one who kneels
The record shows I took the blows and did it my way!

Yes, it was my way."

"Ve şimdi, sondayız.
Ben son perdeyle yüzleşiyorum.
Arkadaşım, bunu açık açık söyleyeceğim.
Emin olduğum durumumu belirteceğim.
Dolu bir hayat yaşadım.
Her otobanı gezdim.
Ve en önemlisi de, kendi yolumda yürüdüm.
Pişmanlıklar, bir iki tane oldu.
Ama daha sonra, tekrardan; çok azı bahsedilecek cinstendi.
Yapmam gerekeni yaptım ve muhaf oldum.
Her dersi, önemli her adımı planladım.
Ve en önemlisi de, kendi yolumda yürüdüm.

Bazı zamanlar oldu, bildiğin
Çiğneyebileceğimden fazlasını ısırdığım,
Ama yine de, benden şüphe edilirken;
Yedim ve tükürdüm.
Hepsiyle yüzleştim, dik durdum ve kendi yolumda yürüdüm.

Sevdim, güldüm ve ağladım.
Kaybetmekten kendi payıma düşeni aldım.
Ve şimdi, yatışan gözyaşlarıyla birlikte,
Yaptıklarımı düşününce, eğleniyorum.
Ve söyleyebilir miyim müsaadenle, utanmadan;
"Oh, hayır, oh hayır, ben değilim; Ben kendi yolumda yürüdüm."

İnsan nedir? Neye sahiptir?
Kendi değilse, hiçe...
Gerçekten hissettiği şeyleri söylemese,
Karşısında diz çöktüğü insanların sözlerini söylese?
Bu yüzden, ben yıkıldım ama kendi yolumda yürüdüm.

Evet, bu benim yolumdu.









Hiç yorum yok: