İlginç bir jenerasyonda yaşıyorum.
Ya da ilginç bir ülkede.
Ya da ilginç bir dünyada.
Starbuck's'ta kahve içmeden kafayı toplayamıyorsunuz. Ders çalışmaya Starbuck's'ta buluşuyorsunuz. İş görüşmelerini özellikle güzelce giyilmiş takım elbiselerle karşınızdakinde de işadamı-işkadını izlenimi bırakmak için özellikle burada yapıyorsunuz. Poz vermeyi bu kadar seven bir canlı daha yoktur muhtemelen. Siyam kedisi dahil...
Sadece Starbuck's'ta değil, bilimum kafede, restoranda, buluşmada, hatta ve hatta internette bile olduğumuzdan farklı davranmaya, maske takmaya mecbur hissediyorsunuz. Kendi benliğiniz sadece yalnız başınızayken ortaya çıkıyor ve onu o kadar nadiren kullanıyorsunuz ki; doğal ya da dürüstü unutuyorsunuz günden güne. Karşınızdakinin, arkadaşınızın, sevgilinizin, kardeşinizin ya da yeni tanıştığınız adamın, arkadaşınız vasıtasıyla tanıdığınız kadının böyle olabileceğine ihtimal vermiyorsunuz.
Ya kurcalıyor, derini eşelemeye çalışıyorsunuz umutsuzca, ya da ona "Dürüst davranmıyorsun." diyorsunuz. Çünkü o kadar yozlaşmış ki bilinçleriniz, böyle bir şeyin varlığına asla ve asla inanmıyorsunuz, inanmak istemiyorsunuz.
Ancak böyle insanlar var ve yalnızlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder