Google+ boş mideye iki duble viski: Akşamdan kalma tesirli metropol notları 7

4 Kasım 2012 Pazar

Akşamdan kalma tesirli metropol notları 7

Öncelikle, ben hayatımda ilk kez kurduğum kısa cümleler(Twitter) ve lise arkadaşlarım(Facebook) tarafından değil de, gerçekten uzun uzadıya bazı şeyleri anlatırken dinlendiğimi görüyorum. Ufak bir elitist yorumu; latifesiyle "hem dinleniyorum, hem de dinleniyorum" da denilebilir. 
Bu sebeple 100 takipçi olayı gurur kaynağım oldu. Yalan söylemiyorum o konuda veya Yetenek Sizsiniz'e çıkan bir yarışmacı mütevazılığında değilim. Gerçekten hoşuma gittiği için bunu belirtmeeden başlayamayacağım mevzu bahis notlara.
Dün sabaha karşı bir şeyler karalamışım. Uyandığımda hatırlamıyordum böyle bir şey yaptığımı, ancak sarhoş veya alkollü olmamla ilgisi yoktu. Sadece, bir kenara koyduğum konser bileti gibiydi. Uyanmamdan itibaren belli bir süre geçince fark ettim yazmış olduğumu. El yazısıyla yazmıştım ve sanırım tüm bilinçaltımı kusmuştum. Uzatmadan; "budur." Yazım ve imla hataları dışında olduğu gibi yazıyorum. 

Bazı adamlar vardır; güzel el yazılı, temiz, rol model olabilecek adamlar. Bense ne o adamlar gibi sabit düzgün bir el yazısına sahip oldum, ne de senin ailenle tanıştırmak isteyebileceğin bir adam. Ben sadece içiyordum, eğleniyordum ve yaptıklarım Kuruçeşme, Ortaköy tarzında değildi. Kör köpekler gibi vaktimi, naktimi buralarda harcıyor olsam belki hem sen, hem de sikik çevren, ailen tarafından benimsenecek kadar "sağlam" bir puşt olacaktım.
Belki de sadece üç ay boyunca bakabildiğim yoldaşımı, köpeğimi bir gün göremeyince özlediğim kadar seni de özlesem, arkadaşlarını ve çevreni önemseyebilsem hikaye apayrı olacaktı.
Unutamadım.
Unutmadım.
Tenimin üzerinden kokunu defalarca kazıyarak çıkarmaya çalıştım.
Körelttiğim her neşter, paslandırdığım her bıçak bu yolda; sana helal olsun.
Çünkü sonunda; çıldırdım.
Seni özleyerek, seni düşünerek, seni hissederek, senin için ağlayarak kafayı sıyırdım ben.
O kadar uzun süre yasını tuttum ki, seni gömdükten sonra aylar boyunca bir şeyleri kafamda kuramadım, yatmadan önce metafiziksel olarak.
Boşluğun, yokluğun, yaşanmamışlığın son iki yılımda başıma gelen en güzel şeydi. Ve senin iki hafta boyunca rüyalarıma girmen, bilinçaltımın yediği en baharatlı ve acılı yemekti.
Sensiz de vardım, sensiz de olacağım. Bir eksik bir fazla değil; hep bir eksik.
Sense bana bir daha gülümsemeyeceksin. O sikik penise el işi yapmaya devam edeceksin, "benim hüzünlü orospum".



1 yorum:

guc dedi ki...

Bu yazını diğerlerinden farklı beğendim. Gabriel Garcia Marquez'e değerek bitmesi güzel olmuş...