Google+ boş mideye iki duble viski: Hayatımda bir kez bile oturmadığım Gezi Parkı'nda 1

2 Haziran 2013 Pazar

Hayatımda bir kez bile oturmadığım Gezi Parkı'nda 1

Cuma günüydü. Okulla tüm ilişiğimin kesildiği gün yani. Eve geldim. Kan ter içindeydim. Twitter'ımı açtım ve okumaya başladım. İnsanlar ilk defa şikayet etmiyorlardı. İsyan ediyorlardı. "Biber gazı ve cop yedik." değildi mesela isyan. "Namaz kılan Müslümanlar'ın etrafında Aleviler set kurdu, polisi geçirmiyorlar." yazıyordu. Bir esnaf vardı. Polise "İllallah, yeter be! Evimize ekmek götüremez olduk sizin yüzünüzden!" diyordu. Lezbiyenler, gayler, travestiler ile başörtülülerin yanyana fotoğrafları; Galatasaray-Fenerbahçe-Beşiktaş formalıların birlikte yürüyüş organize etmeleri, Karşıyaka ve Göztepe'nin aynı otobüslere doluşup İstanbul'a yolculuğu; gözlerimi doldurmuştu.
Dayanamadım. Topladım çantamı, limon ve süt aldım; bir paket de sigara. Haydi çocuklar Taksim'e, Beşiktaş'a... Ama nasıl? Toplu taşıma çalışmıyordu. Otobüs durağında benimle birlikte bekleyen yaşlıca kadın, misafiriyle buluşacak; genç ve güzel hatun ise yürüyüşe gidecekti. Benimse ilk durağım Beşiktaş'tı tabii ki. Oradan yüzüm için bir bandana alacak, Turgut Abi'nin orada bir iki bira içecek ve yola koyulacaktım. Üçümüz birlikte taksiye bindik, Beşiktaş'ta taksiciye ikişer üçer lira bıraktık ve yollarımız ayrıldı. Planım tıkır tıkır işledi aslına bakarsanız. Meydana nasıl çıkacağımı da bilmiyordum. Tekli çiftli grupları takip ediyordum. En son, Fındıklı'nın o taraflarda, yüzlerinde maskeyle geri dönen insanlar: "Buradan gitmeyin, polis kapatmış her yer biber gazı." diyorlardı. Yolumu değiştirmeyi düşündüğümdeyse iki apaçiden biri, diğerine "Lan bırak ölür müyüz amına koyayım yürü!" diye bağırdı. Tekrar gaza geldim. Yalnız başıma yürüdüm ve kalabalığın ortasındaydım, Sıraselviler'de. Kimse hareket edemiyor, herkes aynı yere bakıyordu. Her zamanki siklemez tavrım, gözümdeki güneş gözlüğüm ve suratımdaki maskeyle; gitgide incelen, tığ gibi olan kalabalığın arasından geçtim. İşte oradaydılar... Benim gibi gençten bir sürü tip. Biri kaldırım taşı kırıyordu polise fırlatmak için, biri küfrediyordu; yolu açmadıkları için. Bir sürüsü ne yapacağını bilmiyordu. Biraz ilerliyor, duruyorduk. Biraz daha ilerliyor, duruyorduk. Çünkü biber gazını güm güm atıyordu polis. Sonra toma harekete geçti...
Yirmi üç yaşındayım. Hayatımda hiç bir gösteriye katılmadım (Galatasaray yürüyüşleri ve İnternet Sansürüne Tepki dışında) ve ilk kez böyle bir olay gerçekleşiyordu benim için. Etrafıma baktım, insanlar kaçışıyordu. Tomanın yaklaşık elli metre önünde birazcık durup sırıttım. Ellerimi cebime koydum. Yanımda kalanlar polise taş atarlarken ben sadece durdum. İyice yaklaşınca da bir köşeye gittik. Ağaçların arkasına saklandık ve heyecanlı bekleyiş başladı. "Arkadaşlar sadece su, korkmayın!" diye bağırınca biri, bir diğeri cevap verdi: "Amına koyayım onun içine de biber gazı döküyorlar." O ana kadar minik etkiler dışında bir şey olmamıştı bana. Ama tazyikli suyu ölümüne sıkınca polis, bende bir kıpırdanma oldu. Polis bizi suladıktan sonra şöyle bir geri bastı. Tam ağacın arkasındayken yaktığım sigara söndü. Ayağa kalktım, önce polise, sonra da sokağın başındaki diğer ilerleyemeyen insanlara baktım. Sigaramı, "Tüh amına koyayım ya!" diyerek yere attım. Güneş gözlüğümü düzelttim. İnsanlardaysa şok havası hakimdi. Kimi, kocaman gözlerle küfrediyor, kimi bana gülüyor, kimiyse siper edebileceği daha düzgün bir yer arıyordu. Bu, yaklaşık on on beş dakika sürdü. Hayranlıkla baktığım bir grup genç, üzerlerine atılan biber gazını tekrar polise fırlatıyorlardı. Helal, diye geçirdim içimden ve toma tekrar harekete geçti. Bu sefer, önümde duran panik çocuk; kalkıp daha güvenli olan köşeye geçmeye çalıştı. "Hayır, şimdi değil!" diyip yere oturttum. Bunu yapışımın 2 saniye sonrasında da polis bulunduğumuz yere tekrar sıktı. Sırtım, kıçım, başım, her yerim çamurken bir daha yedim. Yıkanacağım sandım, yıkanmadım.
Gözlerimin içinde bir kurtadam ile bir vampir anal yoldan düzüşüyordu ve ikisi de erkekti sanki. Polis biraz geri basınca, en önden giden ilk grup olarak geri çekildik biraz. Bizim yerimizi doldurmaya geldi insanlar. Çantamın içinden sütü çıkarıp söverek gözüme dökmeye başlamamla hemen yardıma koştu, sıhhiye birimleri. "Abi gözlerine sıkacağım sakın ellerini gözüne sürme!" "Tamam." "Şimdi ağzına sıkacağım, yut bunu." "Ya bu böyle bazı filmlerde söylenince güzel oluyor da şimdi değil be!" diyerek yuttum. Üst kattaki eczacı teyze maske dağıttı insanlara, yere düşen maskeleri ihtiyacı olanlara verdim. Ağzım yüzüm sikilmişti ama merak ediyordum. İstiklal'de buluşacaktık biz Ultraslan ile, oraya da ulaşım kapalı mıydı ki?

Hiç yorum yok: