Google+ boş mideye iki duble viski: Hayatımda bir kez bile oturmadığım Gezi Parkı'nda 2

2 Haziran 2013 Pazar

Hayatımda bir kez bile oturmadığım Gezi Parkı'nda 2

"Dur lan buradan İstiklal'e çıkılıyordu." diyerek yolu takip ettim. Yoldan bir bira aldım, tüm "Arkadaşlar alkol almayın ayık olun, gece gelecekler!" ihtarlarına rağmen. Ulan gece atılacak biber gazını damıtır içerim ben be, ne diyorsun sen? Benim mazotum alkol, sapıtmam alkol, davam alkol, amacım ve aracım alkol. Sonuçta iki bira içip bayılacak biri olmadım hiç bir zaman. Hoş, keşke öyle olsaydım da cüzdan bu kadar zayıflamasaydı, Dukan diyeti yapmış gibi, her ayın ortasında.
İnsanların arasından yürüye yürüye Mitanni'ye geçtim. "Tuvaleti kullanabilir miyim?" dediğimde çocuk ayrı şok oldu. "Tabii ki buyrun." diyerek gözlerimin içine ve etrafındaki beyaz lekelere bakıyordu. Sanki on beş porno yıldızı suratıma boşalmış gibiydi.
Tuvalete giderken eniştemi gördüm. Ablamla konuşuyordu. "Ha yanımda yanımda, İyi görünüyor. Az bişey yemiş sadece. Dur vereyim telefona." Kısa kestim. "Bir bira içmeye çıktık anamız s..." derken etrafımdaki insanların beni dinlediğini duydum ve sövmeden kestim diyalogu. Toparlandım, yüzümü müzümü yıkadım, biraz bağırdım İstiklal'de. Biraz inşaat koruması alüminyum dövdüm ve Beatles Cafe'ye gidip oturdum. Arkadaşlarım bana ulaşmaya çalışıyorlardı, internet şifresini öğrenip hemen Tweet'ini attım. Yasemin aradı, müsaitsem yanıma gelecekmiş. Dedim gel.
O sırada, Demirören AVM'nin arkasında bayılanlar olduğuna dair bir Tweet okudum. Barmene gidip "Benim masam kalsın, ben şu son kalan limon ve sütlerimi birine bırakıp geliyorum." dedim. Bastım aşağıya indim. Ulan kimse yok? Sağına baktım yok, soluna baktım yok. En sonunda bir tane simitçi gördüm. Herkes barış kardeşlik sloganı atarken adama yaklaşıp;
-Bunları ihtiyacı olana ver. Parayla satarsan sikerim suratını.
dediğim anda slogan durmuştu. Bir an dönüp baktılar.
Bara geri döndüm, içerken Yasemin geldi. Nasıl yollardan geldiğini anlattı biraz. Güzel görünüyordu, saçına ek yaptırmıştı, mini bir şortu vardı, korsemsi bir üstü falan. Poz verdim, "Eylem de yapsa eşşek eşşektir." tagiyle koydum Twitter'a. Evet, poz sırasında göğüslerine doğru dilimi çıkarmam, birazcık; "İki memeye memleketi satarım." diyen Ahmet Altan etkisi yarattı ama olsun.
-The Wall'a gidelim, sana bira ısmarlayayım.
-Sen ısmarlıyorsan olur, nakide sıkışığım.
Kalktık, The Wall'a gittik. İlk bir saat her şey çok güzeldi. İçiyor, Yasemin'le muhabbet ediyordum. O da arada bar sahibi olan arkadaşıyla konuşuyordu derken; dışarıdan çığlıklar yükseldi. Apartman kapısı açıldı hemen. İnsanları içeri aldılar. Camları kapattılar. Biber gazı etkisi hissediliyordu yine. Sokağın içini doldurmuşlardı gazla. Sanırım apartman girişine de attılar ki; bir anda yoğunluğu tavan yaptı. Bandanamla yüzümü kapattım, Yasemin gözüme biraz limon, bandanaya da sirke sıktı. "Sirkeye yatırılmış sucuklu oğlanlar derneği"nin resmi bir üyesiydim artık.
Bekleyiş başladı. Gereksiz geriyorlardı ortamı. İlginçtir, günlük hayatta anlık gerginlikle çok kişiye kızdım, posta koydum, çok kişinin ağzına sıçtım bir iki cümleyle çünkü çok çabuk gerilirim. Bu seferse herkes gergindi ve ben o kadar sakindim ki, yanımdaki kızın ağzından köpük çıkarken, mekanda biri bayılırken; sessizce köşeye geçmiş Uykusuz okuyordum. Şimdiye kadar hükümet konusunda da hiç gerilmemiştim mesela. Çünkü tarih, intihar eden faşistler; sırtından hançerlenen diktatörler, dünyaya hükmeden ancak bir gecede yıkılan imparatorluklar görmüştü. Herkesin ve her hükümetin bir zamanı vardır. Bir gün, adil ya da adil olmayan bir şekilde "düşer" çoğu...
Millet ağlarken bir anda "Orospu çocukları!" diye bağırdım sadece. Onu da sırıtarak yaptığım için etrafımdaki kalabalık kız grubu "Sus, burada olduğumuzu anlamasınlar!" dedi. Sırıttım geçtim. Işıklar açık, daha ne kadar anlamayabilirlerdi ki?
Tam olarak düşündüğüm gibi oldu. Bir saat içinde polis molis kalmadı ortalıkta. Yasemin şok olmuştu. Eve gidiyorduk. Atladık Aynalıçeşme'den bir taksiye, doğru eve... Ha bu arada, meydandaki dayanışma taksiler konusunda yoktu. Tek başına ya da iki kişi olarak taksilere binmiş insanlardan biri bile bize "Nereye gidiyorsunuz, birlikte binelim?" demedi. Sikikler...
Eve geldiğimizde millet hala tencere tava şangırdatıyordu. Mahallemle gurur duyuyordum. Videoya aldığım nadir anlardan biriydi. Uyuduk...

Hiç yorum yok: