Google+ boş mideye iki duble viski: Depozitolu şişelerin iadesi ile alınan on bir bira

24 Haziran 2013 Pazartesi

Depozitolu şişelerin iadesi ile alınan on bir bira

kısa kısa, derleme cinsi... (twitter'da yazdıklarımdan alıntıdır aslında)

biz üç beş piç kurusuyduk. başbakana göre marjinal değil,alkoliktik. ne ülkeyi sattık, ne de bir şeyleri satın alabilecek kadar zengindik.ama mutluyduk,evde toplanır içer;eskort profillerinde dolanır,ardından da hava almaya parka giderdik.birbirimizden başka kimsemiz yoktu.önce her birimiz dağıldık.kadın,yol,iş,eğitim ana etmenlerdi.ardından parklar yıkıldı,piçliğimiz baki kaldı.karıncayı bile incitmedik.çizdiğimiz,yazdığımız sprey boyalar ve kustuğumuz zeminler dışında devlet malına bile zarar vermedik.bir tek ihtiyacımız vardı.alkol...sonunda iktidar,onu da elimizden almayı başardı.sebebimiz kalmadı,çünkü barlarda eğlenecek tipler değildik.

tüm gündemden, gezi parkından, başbakandan, arınç'tan, tüm pisliklerden uzaklaşıp, tutmadığım 4 takımın 2 maçına gitmek çok iyi geldi... tabii ki her türk ün yaptığı gibi mazlumun yanındaydım (amerika ve gana) ancak esas gana tribünleri ve "yeter yıldırım demirören" efsaneydi. bir daha davetiye ayarlayabilirsem bir daha giderim. 5000 kişi bile yoktu statta biletli. apaçi de yoktu, düşmanca bir ortam da yoktu. fenerlilerin gözünün içine baka baka sallayan da vardı, galatasaray aleyhine tezahürat da vardı ama hep gülüyorduk. velhasıl; 20 liranız varsa(iki maç 20 lira) ve perşembe işiniz gücünüz yoksa; stada gidin. eğlenir ve rahatlarsınız...

uzun zamandır aklımıza "kese kağıdı" denince sadece sadece cinsel çağrışımlar geliyordu. süpermarket dediğin şeyin meyvesi sebzesi hem pahalı; hem de sürekli plastik torba. bugün pazardan kiraz, kuruyemişçiden çekirdek aldım. sağlıklı olmasını bir kenara bırak; belli bir zamanı hatırlatıyor ya kese kağıdı, o bile yeter.

eczaneye bepanthol almaya gittim. "yanık mı var?" dedi. "yok, dövme var." dedim. kadınla eşi tutturdular "göster" diye. gösterdim, "kim bu" anlattım. "neden bunu yaptırdın?" anlattım. "ne tarz müzik yapıyor bu adam?" söyledim. "ay ben sevmiyorum o tarz müziği" dedi kadın. artık çıkacağım, "saçların ne güzel ama çok ak düşmüş. sen bu adamın sahnede vurulmasına çok mu üzüldün?" dediler. çıldırmak üzereyken; kadın: "ne yakışıklı çocuk aslında. annenin dövmesini niye yaptırmadın?" dedi. "istemedi" dedim. döndü bu sefer de "ANNENİ UNUTMA!" dedi.böyle bir darlanma yok anasını satayım!

Hiç yorum yok: