Annem Mersin'de tirad çekmişti.
"Oğlum, diplomatik olmak önemlidir. Sen çok, 'straightforward'sın. Bu, iyi bişey, ancak zararları da var."
"Zararları umrumda değil, insanların ne düşündüğü de..."
"Baban da böyle. Umursamıyor hiç sonuçları. Ama..."
"Ama" ile başlayan her cümle, bir öncekinin antitezidir. "Sen, sen çok tatlısın, çok iyi birisin, 'AMA' ...." gibi. Neden bahsettiğimi anlamışsınızdır, eğer ki başarılı bir Kazanova değilseniz ki başarılı Kazanova'ların da buralara uğrayacağını pek sanmam. Zaten, kendini başarılı bulan bir Kazanova da yoktur çünkü insan, doyumsuz bir hayvandır ve daha da iyisini istediği için, başarılı olduğunu düşünmez.
Velhasıl; annemin dediklerini, geçen gün bir kız arkadaşım da tekrarladı. "Mahmut o kadar çok cinsel muhabbet yapıyorsun ki ergen gibi görünüyorsun. Bak, bunları daha az yaparsan şansın da artacak biliyorsun!"
"Evet yavrum da herkes benim düşündüğümü düşünüyor. Sadece dile getirmeye çekiniyorlar. Benim yapımdaysa bu var, ne kadar sinirinize dokunsa da... Bir şeyleri içimde biriktireceğime, o an söylerim ki bu seks üzerine bir espri de olabilir, sinirli bir anım da olabilir."
Sanırım arızalık bakımından insanlarla aramdaki fark açılıyor yavaş yavaş. Bir de sakinleşmemi sağlayabilen çok az şey var. Alkol eskiden yarayışlıydı, eve gelir; bir duble içersin, veya iki tek atarsın, kendine gelirsin. Ancak bu sefer durum onu birazcık aştı. Alkol almadığım zamanlarda garip bir biçimde kendimi daha iyi hissediyorum. Hoş, sabah gördüğü anda,
"Abi blogunu okudum, yine depresyona girdim yaaaaa!" diyen hatuna,
"Okuma o zaman." demem, sanırım alkolsüz zamanlarımın da mutlu geçmediğine bir işaret. Ben kabul ediyorum, mutsuzum. Peki ya siz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder