Google+ boş mideye iki duble viski: Düşkün değil, düşmüşün anıları 12

7 Ocak 2014 Salı

Düşkün değil, düşmüşün anıları 12

(Sosyal medya üzerine)

Eve geldiğimde yorgun değildim. Biraz alkole dadanmak istedi canım sadece, metrobüste uyuyakalacak gibi olsam da. Bir iki biram, biraz da viskim vardı. Birayı açtım, bilgisayarın karşısına oturdum.
Facebook'a girdim. Genelde zaman tünelini okumam, hatta ana sayfada gördüğüm haberlerin kaynaklarının sayısı onu geçmez. Çoğu arkadaşımın paylaşımları ve düğün, nişan, yeğen, kedi, köpek, gezi fotoğrafları yerine; 4chan kallaviliğinde paylaşımlara sahip sayfaların içerikleri görünüyor ana sayfamda ki bundan fazlasıyla memnunum. Ha bir de, genellikle son bir ayda tanıştığım ve tiksinmediğim insanların içerikleri...
Yüze yakın fotoğraf koymuştu.
Önceki gün düşünmüştüm, "Chat'te de offline görünsem mi acaba, bu sonu kavgayla biten reddedilişin ertesinde?" diye. Kavga ve reddediliş kısımlarında fazlasıyla alkollüymüşüm ki hatırlamıyordum bile, zaten bu "Offline Görün" seçeneğini çoktan tıkladığımı. Ne yaptığımı sorgulayıp, chat'i açtım. Herhangi bir şey yazmadım. Sadece sağ çerçevede görünmesiyle baş edemeyecek kadar egolarını yenemeyen bir adam olmak istemiyordum.
Fotoğrafları gördüğüm an, burada da sık sık bahsettiğim Revolver'ın "Fear Me" sahnesi arka planda dönüyor; ben müzik eşliğinde Jason Statham'ın tek kişilik monologunu dinliyordum.
Gizlemedim hiçbir yerden. Herhangi bir şekilde silmedim de.
Egolarla çarpışma vaktiydi, tekin bir savaş olacağını düşünüyordum. İki dakika bile sürmedi.
"Lan ne olacak, bunlarla uğraşacak ne vaktin ne halin kaldı. Yedin bitirdin kendini." dedim. Biradan bir fırt daha alıp sırıtarak ekrana bakmaya devam ettim.

Hiç yorum yok: