Hayatım bitiyor.
Modern zamanların uygun tanımı sanırım tükenmişlik sendromu. Bu sendromun semptomlarını gösteriyor olduğumu sanmam, ancak gösterip de vermeyen kadınlar gibi; gösterip de vermeyen işverenlerle karşı karşıyaymışım gibi hissediyorum. Çünkü ne zaman bir işi gerçekten çok istesem, olmayacağı hissiyatına kapılıyorum. Evden çalışmamı bile uygun bulan bir yer vardı, oldu mu olmadı mı ben bile bilmiyorum mesela. 3 hafta önce görüştüğüm İK profesyoneli, görüştüğümüz gün işten çıkarılmış. Dolayısıyla değerlendirmeler sıfırdan başlamış, mış, mış...
Pazartesi günü, gerçek bir Mad Man idim. Takım elbise, sıfırlanmış sakal, parlak saçlar ve dik duran, özgüveni yüksek, paltolu bir adam. Görüşme olumlu geçti, fazlasıyla istediğim bir işti. Haftaortasına kadar haber vereceğini söyledi konuştuğum kadın. Mail bildirimini her aldığımda kalp ritmim yükseliyor mesela.
Ne oluyor bana, hiç bilmiyorum. Ama aklıma geldikçe midem bulanıyor. Kötü haberi aldığım an rahatlayacağımı da sanmıyorum, rakıya gömülürüm muhtemelen. İşsizlik de değil aklımı taktığım. Ama yüzüp yüzüp kuyruğuna gelip, erken boşalmak ihtimali sinirimi bozan.
Hayallerimdeki iş, olur mu olmaz mı bilinmez. Ama hayallerimdeki iş işte... Alkol almadan uyuyabileceğimi sanmıyorum. Bu yüzden de, içmek güzel.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder