Google+ boş mideye iki duble viski: Akşamdan kalma tesirli metropol notları 3

15 Ekim 2012 Pazartesi

Akşamdan kalma tesirli metropol notları 3

Uzun zaman sonra dolu bir cumartesi ve hatta fazla dolu bir pazar geçirmiştim.

İçi dolu öksürüklerime çare olması için doktora göründüm. İlaçları aldım, yemek yedim ve cebimde yirmi lira kalmıştı.Başlangıçta her şey yolundaydı. Moralim tavan yapmıştı çünkü kitap-defter-not gibi şeyler karıştırmadan bir ödev bitirmiştim. Saçma bir ödevdi, ama bir saatte bitirmiş ve kafamı meşgul etmesini engellemiştim.Ardından ev arkadaşım çıktı, akşam yoktu.
Sanırım yine uzun zaman sonra ilk kez evde yalnız kalıyordum.
Her şey tıkırındaydı, ama bazen öyle olur. Her şeyi unuttuğunuzu, sildiğinizi, dünyanızı ufacık bir tuşla resetlediğinizi düşünürsünüz. Bomboştur aklınızın içi ancak bilinçaltınız buna kısaca "Hayır." der.
Sert bir "Hayır"dı. "A"sı uzun olanlardan... Bir şarkı çözülüverdi aklımda. "Bi Dur"(Onor Bumbum)

Yap-bozu tamamlayan son parça bu parçaydı işte. Çünkü flashback değil, deja vu yaşıyordum. Aynıları olmuştu. Birini unutamamışken başkasına yanaşmaktaydım. "Unutturur" felsefesi bahaneydi, veya çivi çiviyi sökecekti. Kurban bayramından hemen önceydi, buluşacaktık. Biz buluşmadan önce ben yine eczaneye gidecek, o dönem kullandığım sivilce ilaçlarını alacaktım. Parçaysa o "unutma" kısmının bir parçasıydı, şarkısından öte...
Sonra kilitlendim. Artık kendime de cevap veremediğimin farkına vardım. Parçayı dinlerken neyi düşündüğümü unuttum, kimi hatırladığımı unuttum ve artık her şey; cepte duran kulaklığın karmaşıklığına bürünmüştü. Aklım, kendime olan kontrolüme yardım etmekten ziyade; "Acı çekiyorum." sinyalini gönderiyordu vücudumun her tarafına.
Kendimden tiksinmiştim. Çünkü dinlediğim, dinlemeye devam ettiğim veya hayatımda yer eden her şarkıyı; bir kadınla özdeşleştiren ben; bu parçayı kimin için; kimi düşünerek dinlediğini unutacak kadar pislik bir adamdım.
Aslında parçalarla özdeşleştirilmesi gereken; hayatıma giren kadınlardan ziyade, yaşadığım dönemlerdi. Ama her dönemde de, şarkılarla kendini özdeşleştirebilecek biri olmuştu. Çok sevgilim olmadı, çok kadınla da birlikte olmadım veya takılmadım; ancak benimsediğim şarkıları her zaman bir kadına yaslanarak benimsemiştim. Aptalca geldi, düşünceler deryasından uyanamıyordum.
Arkadaşlarla televizyon izlerken, psikoz devam ediyordu. Onlar toparlandılar, metroya yetişmek üzere giyinmeye başladılar; ancak bitmiyordu. Yolcu etmeden hemen önce annem aradı. "Metroda kaza olmuş oğlum sen iyi misin?" demek için.
Mahalleden çıkmamış olduğumu belirttim, biraz sohbet ettik ve kapattık telefonu. Bir anda beynimde patlayıverdi. Bataklıktan çıkıyordum çünkü bir kargı uzatılmıştı bana. Annem kargının öteki ucunda olduğunun farkında değildi ancak beni var gücüyle çekiyordu bilinçsizce. Çünkü o an aslında hepsinin bomboş düşler olduğunun, bomboş kadınlar için olduğunun farkına vardığım andı.
Hatırlamıştım. Anneme sürekli bağıra bağıra söylediğim ve en çok dinlediğim bir şarkıyı hatırlamıştım. Kimseyle ilgili değildi, hiç bir dönem ile ilgili değildi, çocukluğumda salak pop kanallarında görüp de sürekli tekrarladığım şarkılardan biri değildi. Benim için hala tazeydi, bir senelikti. Sons Of Anarchy dizisinde duymuş; şarkıyı bulamamış, albümü Türkiye'de küllüm bulamamıştım. Bir müzik yayını sitesinden ses kaydını yapmış ve neredeyse kaydı aldığım günden itibaren haftada en az üç kez dinlemiştim. Sözleriyse benim için yeterliydi...

"I'm gonna be a great man,
I just don't know when,
Tomorrow's just,
Gonna be today again."

"Bir gün büyük bir adam olacağım,
Ne zaman bilmiyorum.
Yarın sadece,
Tekrardan bugün olacak."

Çünkü annem bana bunu söylemişti. "Bir gün gerçekten çok iyi bir adam olacaksın."

Hiç yorum yok: