Ufaktım. 15...
Lakabım 15 delisiydi. Dershanede bir kızdan çılgın gibi hoşlanıyordum. Yaz dershanesiydi, hesapta yeni gelen ÖSS sistemine bizi hazırlayacaklar falan. Sigara kullanıyordu, zaten benden bir yaş büyüktü; (hazırlık okumamış olduğum için). Dilara... Bir gün kantindeyken, cüzdanından para çıkarttığını ve cüzdanın içindeki Cobain fotoğrafını gördüm. Hani bu anamızın babamızın fotoğrafını koyduğumuz kısma, Cobain'in fotoğrafını koymuştu. Muhtemelen annesi ve babası ayrı yaşıyordu. Cobain'i ve Nirvana'yı da çok seviyordu. Nirvana'ya da aşinayım o dönem... Tek bir şarkının doldurduğu bir CD çektim evde. "Heart Shaped Box". Arkadaşlardan, oturduğu sırayı öğrendim çünkü eşit ağırlık öğrencisiydi. Sıranın altına CD'yi koydum ve kaçtım.
Bir sonraki teneffüste, elimdeki discmani görmesi çok da planda yoktu açıkçası. Discman'imi alıp alamayacağını sordu, tabii diyerek verdim aleti. Bir sonrakinde, discman'i almaya gittiğimde; "Biraz konuşabilir miyiz?" dedim bir özgüven eksikliğiyle. Çünkü, sırasını gösteren arkadaşlarım; aynı şekilde bana, onun bir sevgilisi olduğunu da söylemişti. İmkansızları oynamak hoştur, her yaşta...
Anlattım, o cd'yi senin sıranın altına koyan benim, dedim. Anlattım, anlattım... Cacık olmadı tabii ki. Bir iki teneffüs daha geçirdik beraber.
Ha bir de ÖSS'ye girdiğimiz yaz, istenen verem sağlık raporunu almaya gittiğim dispanserde kendisiyle ve göğüs kanseri geçiren arkadaşı Merve'yle karşılaşmıştık. Benimse yanımda babam vardı. Hayatım düzülmüştü adeta. Keşke karşılaşmasaydık. Babamdan utanmak değil de, onu görmek kötüydü. Ne bileyim, kötüydü işte. Babamla arabaya atladık, o ve arkadaşını bıraktık... Yolda babam "Güzel kızmış ha..." dedi. Peder dedim bir git... Yani demedim tabi, ama aklımdan o geçti. Böylece Dilara da hayatımdan aktı geçti...
Sonra Deniz vardı... Evet o Deniz. Hayatımı ayaküstü bir posta düzen Deniz. Üniversitedeki ilk kadının hemen ertesinde bir gecede öpüştüğüm için kendimi şanslı saydığım kadın. İleri gitmemiştim, çünkü "sadece mutlu"ydum. (Dumb - Nirvana) Bilemiyorum, o ilk kadın Deniz'i hep kıskanmıştı zaten; içine doğmuştu belki de. Ertesi günündeyse, Deniz kartlarını tamamen kapatmıştı. Olamamıştı yani aramızda bir şey. Sadece ertesi gün değil, yılbaşı partisinde; midesini bozduğunu öğrendiğim gece boyunca başında beklediğim günü de, ders kaydına yardım ettiğim günü de, soğukta kendisini yurdunun önünde beklediğim günü de ve benzer bir çok fedakarlığımı kapsayan günleri ve geceleri de(onu beklediğim için yatmadığım kadınlar olmuştu) kapsayan iki sene boyunca hayatımı zindan eden Deniz... Velhasıl, aramızda bir şeylerin geçtiği o gecenin sonrasında uzun uzun konuşurken biz, sonunda indirmiştim gardımı. "Come As You Are" diyerek. O da, bunun bir cevap olmadığını söylemişti. "İstiyorum seni" dediğimdeyse cevabı hayırdı. Kısacası, sadece benim onu istediğimi duymayı arzulamıştı. Belki de, zafer listesinde bir çentik de benim adımın yanına atmıştır; kim bilir.
Ufaktık o zamanlar, ve geçtik yavaş yavaş. Sürekli anlattığım sonuncusu mu? Yani, Tanju'nun söylemiyle, "Kadınım" mı? Onu, ayrılığı kovalayan her ay en az 10 kez "Where Did You Sleep Last Night?" dinleyerek hatırladım, hala da hatırlıyorum.
Aslında başlık yanlış be... Nirvana değildi bir şeyler koparan veya alıp götüren; onlardı ve bendim. Ama Dilara'nın o zamanlar 35 yaşındaki sevgilisini, bu zamanlar bile dövmek istiyorum. Sübyancı piç...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder