Google+ boş mideye iki duble viski: Gold mu dediniz? İki değil, yüz iki kere düşünün. EkşiSözlük'te girdiğim entry'yi de burada paylaşırım!

20 Eylül 2010 Pazartesi

Gold mu dediniz? İki değil, yüz iki kere düşünün. EkşiSözlük'te girdiğim entry'yi de burada paylaşırım!

her şey, geçen perşembe başladı. dükkan dükkan geziyoruz, altı üstü monitör alacağım. bi tane de monitör gördüm gold'da... 360 lira, led...

dedik gücümüz yetmez, biraz daha araştıralım. olmadı lcd alırız. arkadaş ayıktırdı, -ona da buradan söverdim ama, çocuk da böyle olacağını bilmiyodur muhtemelen.- beğendiğimiz monitörün ne hikmetse gold'un o boktan, yavaş ve çökmeye yüz tutmuş internet sitesinden 300 tl'ye, kargo ücreti ödemeden sipariş edilebileceğini söyledi. oha dedim ne güzelmiş.

siparişi veriyorum, ödeme seçeneklerinde kapıda öde'yi seçiyorum. kapıda ödemenin nasıl yapıldığı konusunda bir fikrimiz yok tabi... çok zeki arkadaşlar onu da açık bir dille ifade etmemişler, ben de not olarak pos makinesi istiyorum. (hoş, sanki yemek söylüyoruz amk)

neyse, bu dangalaklardan ses seda yok, kargo bilgileri de girilmemiş. cuma arıyorum gold'u ama harikulade operatör sistemleri ve müşteri hizmetleri beni finansbank'tan bile fazla bekletiyor. sanki 60lı yıllarda ankara'yı arıyoruz amk, düşüreceğim diye canım çıkıyor. kadın başlıyor anlatmaya "beyefendi kapıda ödeme yapabildiğiniz tek sistem nakit sistemidir. ayrıca kapıda ödeme yapılacak olan ürünler altunizade şubemizden gelmektedir ve ne yazık ki altunizade şubemizde bu üründen kalmamıştır. bu yüzden kredi kartıyla internetten yapınız alışverişi". e ben seni arayıp bunu öğrenmek zorunda mıyım? senin beni araman gerekmiyor mu? "ben de tam sizi arayacaktım."

tamam diyorum, cuma tekrar sipariş veriyorum. internetten altı taksitle alayım diyorum aleti. ama cumartesi oluyor, yine sikine takan yok. güç bela düşürüyoruz nedir ne değildir öğrenmeye, bu sefer de satış danışmanı olarak atanan hatun, "kartınızda limit kalmamış, ben de tam sizi arayacaktım" diyor. e amına kodumun monitörü pazartesiden önce gelmeyecek belli etti... ben de ne yapalım diye sorma cüretinde bulunuyorum, bir iki bilgi istiyor kredi kartımla ilgili ki harbiden etli şeyler istedikleri, önemli detaylar, şifreler yanlış hatırlamıyorsam, veriyorum mal gibi. (evet evet, kafam da sabahtan içmeye başladığım için güzel o sırada)

gözüm monitörden başka bir şeyi görmüyor. "pazartesi kartınızda limit açıp tekrar arayın hatta şirket msn'imi ekleyin"diyor kadın, verdiğim bilgiler sayesinde de siparişi iptal etmeyip çok rahat bir biçimde onay verebilecek güya. sabah dersim olmadığı halde siki bokuna limit açmak için erken uyanıp bankaya gidiyorum. amaç mı? tabii ki de perşembe siparişini verdiğim monitörü pazartesi alabilmek. eve dönüyorum. yine bir sinir krizi kadına bağlanana kadar... 1 saat sonra anca düşürebiliyorum. diyorum böyle böyle... bu sefer de "finansbank kolay kolay onay vermiyor, kimlik fotokopisi ve kredi kartınızın fotokopisini gönderebilir misiniz altına işlemi onayladığınızı yazıp imzalayarak, faksla" diyor. kıllanmaya başlıyorum ince ince... "adamlar hakkaten sonunda beni sikecekler" diyorum. amaan nasılsa limit yok kredi kartında diyipdenileni yapıyorum.(kredi kartı numarasının ilk 4 hanesi dışında tüm numaraları karalanmış bir şekilde)

"faksı aldınız mı, monitörüm nerde ulan!" demek için bir daha arıyorum, ve sabahtan beri arıyorum.

evet, bu; benim hikayem. 4 5 gündür, asırlık, 19 inçlik, pikselleri sikilmiş bir tüplü monitöre bakmaktayım. işin garibi, bu şikayet içerikli entry'yi girerken ben; ürünü kargoya vermiş olduklarını belirten bir mail attılar.

yarına anca gelir diye tahmin etmekle beraber, ekliyorum:

"allah belanızı versin. haram olsun benim üzerimden elde ettiğiniz kar."

http://www.eksisozluk.com/show.asp?id=20384967

Hiç yorum yok: