Yarılmak üzere olan başım, umursamaz görünen ama umursayan tavırlarım, parlamalarım, sinire kesmelerim... Sorulan "Neden böylesin?" soruları ve halimden memnun yazılarım, değişmekten, debelenerek yüzeye çıkmaktan ziyade "akışına bırakmalarım".
Evet, bir şeyleri değiştirmek için hiç bir çabam olmadı. Aynı tavırlar, aynı dumanlı hava sahası, aynı alkol düşkünlüğü, aynı sert mizaç vardı hayatımda bu haftaya kadar.
"Silkinmeli miyim? Böyle iyi mi?" Sordum kendime, defalarca. Gereksizdi sorular, fakat alkol almadan geçirdiğim bir gece, ardından ikinci gece... Dedim ki çok da sallantıda değil karaciğerim; Kurt Cobain, Robert Johnson gibi isimlerle aynı poker masasına oturmak için, hala biraz vaktim var. Çünkü alkolik değilim veya psikolog arkadaşımın deyimiyle "alkol hücre çeperlerime işlememiş." Şişeden, kadehten, bardaktan uzak durabildiğim vakitler de oluyor.
Bu fena bir bulgu değildi. Sevindirmedi beni, üzmedi de. Ancak kimi geceleri boş geçecek kadar iradeli olduğumu farkettim.
İkinci aşama dedim. İkinci aşama... Belki biraz çaba? Veya biraz istek? Saçımı sakalımı, kamburumu, kısacası baştan aşağı tipimi incelemeye başladım. Düzgün değildim. Seyrek sakalım uzamıştı, top sakal kısmıysa uzundu ve içler acısı bir görüntüm vardı her ne kadar o seyrek bıyıklara tutunan ayran, çay ve bira damlalarını emmek keyifli gelse de. Çok sevdiğim iki insan, ablam ve kuzenimin ihtarıyla, sakal traşımı da yaptım evde. Hem de Amerikan aksiyon filmlerindeki gibi. Bir elimde ayna, bir elimde makina; küvetin içinde kısalttım.
Aynı gün saçlar gitti.
Yüzün gözün açılmış yorumlarıyla süslenmiş yeni bir hayata başladığımı hissettim boktan da olsa 9 ay sonra sahneye çıktığımda. Belki eskisi kadar kara değildim, bilmiyorum. Ancak rezalet geçen bir konser sonrası bile gülümseyebiliyorum şu an. Bilmiyorum neden...
Mutluluk veren hastalıklı şeyler bunlardır belki de? Değişenler?
Ha bir de hayatımda yazdığım en boktan denemeyi yazıyor olabilirim şu an. Alkol girince bünyeye bugün, şartlandım bir şeyler karalamaya. (Pavlov'un köpekleri misali) Karaladım ve bir genç kızın günlüğüne benzedi az çok. Varsın olsun, bugün alkolsüz geçirdiğim iki geceyi kutluyorum ben. Bakkal Bülent, sarkıtmıyorum sepeti, hakkımı da helal etmiyorum!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder