Kışın, kaltak bir hocamın not konusunda yaşattığı kıtlık sebebiyle başlamıştım, uzunca da yol katetmiştim yazın. 60 sayfaya yakın olmuştu ki hala başında olduğumu düşünüyordum. Böyle bitemezdi zaten. Henüz karakterler yeni yeni tanımlanıyordu...
Neden mi bahsediyorum? İsim bile düşünmediğim romanımdan. Benim olacaktı, tamamen bana ailt olacaktı. Sonra ne mi oldu? Bilgisayarımın hard diski sıçışlara geldi, tüm hevesimi yitirdim. Sonra geldi 2011'in Mart'ı... Gördüm ki "Everest Yayınları" ilk roman yarışması düzenliyormuş. Anneme zamanında göndermiş olduğum 10 sayfalık taslak üzerinden tekrar başladım, kurgu kafamda kesinlikle aynıydı. Ama olmadı, olduramadım, eski gazım mı yoktu, yoksa bir anlık hevesle mi elli küsür sayfayı bulabilmiştim bilemiyorum. O hevesim yavaş yavaş söndü, çünkü yazdığımı beğenmemeye başladım. Zihniyetim değişmişti belki de, kim bilir.
Yazar olmak? Bir hayaldi ama güzeldi.
Son gönderim tarihi için 27 Mayıs deniliyor ancak benim 27 cümle yazmaya bile mecalim yok. Çünkü yazdıklarımın çok iğreti durduğunu hissediyorum.
Belki tekrar o hırsı kaptığımda, bir blog/fanzin yazarı olmaktan ileriye gidebileceğim de kendime söylediğim tek şey şu...
"La bebe! Sen kimsin de roman yazıyorsun?" Bok gibi bir durumdayım. Sanki bir şeyleri kaybetmiş gibiyim ama olmayacak duaya da amin denmez be kardeşim. Ben anca barlarda, festivallerde elimde içkiyle milleti kesip onların psikolojilerini tanımlarım. Başka da bir bok yiyemem, bu kadar basittir hayatım işte. Bu kadar basit bir adamım belki de...
Son olarak deli veya deli taklidi yapan zibilyon veledin arasına düşmek istemiyorsanız, İstanbul Bilgi Üniversitesi'nin "MAYFEST"ine gitmeyin. Zaten konser alanında içki satışı da yok, içki sokuşu da yok. Bir İTÜ'lü olarak festival alanında geçirdiğim yarım saatin sonunda -bu denli abazan ve kadın peşinde koşan bir adam olmama rağmen- ben bile "Bu muymuş lan bilginin kızları?" diyorsam; orada tanıştığın kadın UGG giyen ve makyaj ile bakım arasındaki çizgiden haberdar olmayan bir boyama sarışından öte olamaz.
Yazıyı yazarken dinlediğim: Howlin' Wolf
Yazıyı yazarken tiplediğim: Herşeyden Bahseden Adam(bkz: youtube)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder