Google+ boş mideye iki duble viski: Nefret Ettiklerim

25 Kasım 2010 Perşembe

Nefret Ettiklerim

Şimdiye kadar her fırsatta belli başlı tipleri itin götüne soktum. Fakat anlamamakta ısrar edenler için bağıra bağıra söylüyorum. SİZDEN NEFRET EDİYORUM. ve başlıyorum kimlerden nefret ettiğimi yazmaya.

1) Sanatçı tanımına girmeye çalışan dangalaklar: Her kuşu sktiniz bir bu kaldı değil mi? Dünyada ne kadar sike sürülmeyecek kısa metraj film var farkında mısınız? Kahvesini yudumlayan genç kızı minimum on beş saniye, uzaklara bakan delikanlıyı minimum on beş saniye çeke çeke film yapıyorsunuz ve içeriği bomboş oluyor. Kendinizi yönetmen, kameraman, yapımcı sanmanız da cabası... "Ama emek veriyorlar öyle deme?" Hassiktir oradan emek veriyor da bana mı veriyor? Ben mi söyledim onlara "sinemaya heveslenin, film çekin" diye? Klasik maymun iştahlılık işte, bunu da denediniz iyi bok yediniz. Eminim üç beş ay sonra buradan da bambaşka bir dala sıçrayacaksınız...

2) Fotoğrafçı çakmaları: Sizin de suyunuz yaklaşık olarak beş sene önce başladı kaynamaya. Üniversiteye gelir gelmez taşşaklı birer fotoğraf makinesi edindiniz özelliklerini yüzde on oranında kullanmayı beceremeseniz de. Gittiğiniz Küçük Beyoğlu, Kafe Pi, Asmalımescit gibi yerlerde o kameraları çantanızdan çıkarırken gözünüdeki heves hiç bir zaman ilgilendirmedi beni. Çünkü havaya iki parmağınızla zafer işareti yaparken kendinizi fotoğraflayın diye imal edilmedi o makinalar farkındasınız değil mi? Veya "Bebişiiiiiiiiiim" etiketli fotoğrafları bilimum sosyal medya sitesinde görücüye sunmanız değildi amaç. Biraz daha gelişip kuşu böceği çektiniz ve "Objektifimden yansıyanlar" gibi klişe açıklamalarla bunu gözümüze gözümüze soktunuz. Dur bakayım bunun hevesini ne zaman yitireceksiniz?

3) Modern veya değil; psikolojik baskı oluşturarak toplu taşıma araçlarında yer kapmaya çalışan teyzeler: Adımınızı attığınız anda bir vapura, otobüse veya metro vagonuna; bir kurban seçiyor ve tepesine dikiliyorsunuz. Bunu özellikle yapıyorsunuz. Onun gözünün içine bakıyorsunuz yer versin diye. Açık açık dile getirmiyorsunuz hiç bir şeyi. Aslına bakarsanız dile getirecek herhangi bir rahatsızlığınız da yok. Sadece yaşınızın üzerinden avantaj sağlamaya çalışıyorsunuz. Çünkü herhangi bir rahatsızlığınız yok. Hastalık hastasısınız... "Ayaklarıma kara sular indi ay ay ay", "Of İstanbul resmen insanı yoruyor Ayvalık'a mı gitsek?" 1)Ayaklarınıza kara sular, alışveriş merağınız yüzünden indi ve bu benim umrumda değil. 2)Siktirin gidin, durduğunuz kabahat. Belirtmeden de geçmek olmaz, meczup kişi bunların hiç birine başvurmaz. Elinden geldiğince ilerler arkalara doğru, kimseyi zan altında bırakmaz çünkü bulunduğu aracın içinde illa ki az çok gözlem yapabilen ve sağ duyulu bir genç vardır ve o genç, meczuba yer verir.

Biraz daha kusarım yakında; tıpkı önceki seri gibi... Bir yudum daha alayım şu köpek öldürenden...

Hiç yorum yok: