Google+ boş mideye iki duble viski: Eskiler ve dünyanın küçüklüğü

25 Aralık 2009 Cuma

Eskiler ve dünyanın küçüklüğü

NP: Ünlü - Rüya

Hayvan olduğumu biliyorum, eyvallah. Hatta bazen aynaya bakmakta zorlanıyorum ona da eyvallah. İçgüdülerimle yaşadığım da apaçık ortada...

1 haftadır tatava yapıyorum arkadaşlara... Eski sevgiliyle neden dost olamadığım konusunda.

Hayır olmayınca olmuyor işte. Suçu her zaman karşıda aramamak lazım ama, ne bileyim ulan... Arkadan laf çıkaran modeliyle bile karşılaştık sonunda. Sonra "Mahmut sen hiç arkadaş canlısı değilsin". Afedersin de skerim ben öyle arkadaşın canını...

Eskimiş konusunda geçen bir sinir harbinin sonunda, zar zor dışarı atmaya niyetlendim kendimi. Cuma akşamı... İçmeceli eğlenceli olacak ya... Wingman Celal yarına erteleyelim dedi. Ben de oturdum evde GTA Vice City kasıyorum... (Eski bilgisayarlarımda çalışmayan oyunlar konusunda bir hırsım vardır. Zaten elimin altındaki laptopta da doğru düzgün oyun çalıştırmak imkansız.) Tak, bir mesaj... Ver elini Taksim.

Geçtik oturduk Taksim'e. İki arkadaş ve ben... Daha sonra bu iki arkadaştan biri kalktı gitti. Başka biri geldi. Oyuncu değişikliği hesabı... Ama kızın yüzünden düşen bir parça. Dokunsan ağlayacak modda. Dedim "Tamam rahat olun. Ben sizi dolmuşa bindiririm oradan da evime giderim." Özür dilediler, teşekkür ettiler... Canları sağolsun. Saate baktım. Daha 22.00...

"Tek başıma Thales'te bira demlenirim." mantığı oturuverdi kafaya. Geçtim Thales'e... Etrafıma baktığım bile yok. Bir bira içip kalkmak zaten amaç.

O an, dostlarım, hayatın ne kadar garip olduğunu anladım. Ulan İstanbul'dasın. Tek başına herkesin bilmediği ama sana ev gibi gelen bara gidiyorsun... Demleniyorsun bar taburesinde inceden inceye... Hesabı ödemek için kalkmış iki kızdan bir tanesi MERSİN'den eski sevgilin çıkıyor.. Hoş, kötü de ayrılmamıştık ama kafayı çevirdim tabii ne yapayım. Hele hele bir hafta boyunca arkadaşlarla eski sevgili muhabbetinin çok tiksinç olduğunu konuştuktan sonra.

Kafayı çevirdim ama dipdibeyiz. Boynum tutuldu tutulacak. Neyse ki aranan kan(50 lira üstü) bulundu da gitti bizim "ex".

Akabinde demlenmeye devam. Bir "vuuuv" sesi geldi Thales'in portatif çatı açılınca. Ses tanıdık... Ulan bir daha çevir kafayı, hop; bambaşka bir eski hatunun "kankisi". Allah dedim şimdi sçtık... Kafayı çevirecek iki opsiyon kaldı: önümde; barın vitrininde duran viski şişesi ve solumdaki bıyıklı abi. Eh, her mantıklı insan gibi viski şişesini seçtim.

Hemen bir kendine gelme, birayı hızlı hızlı bitirme ve kaçma durumu... Zar zor eve attım kendimi.

Şimdi düşünüyorum da, hayat tesadüflerle dolu bir labirent aslında...

Şaka lan şaka, entelliğe kuntelliğe gerek yok. Olayların üstüste gelmesi sarsıcı işte o kadar. Hayat mı? Bir rakipten ibaret. Ona karşı kaybettikçe bir daha oynamak istemiyorsun. Ancak kazanmanın tadını bir aldın mı da, sürekli onunla oynamak istiyorsun.

FAX!

saatler sonra gelen edit(saat: 01.56): Eve gidenler "Taksim'e çıkalım tekrardan" dediler.Gitmedim... Az önce de mesaj geldi; (x i gördük hatta beraber arafa gdiyoruz sanirim) X=arkadan laf çıkaran eski sevgili modelinden kastım...

Demek ki bir gazla çıksaydım dışarı tekrardan; bu geceyi "EX LER PARTİSİ" yapacaktım kendi çapımda.
FAX!

Hiç yorum yok: