Beklenen oldu ve vizem çıktı. 8 ay içerisinde kullanmam gereken 1.5 senelik bir çalışma izni. Cepte yok, elde yok, kadın yok, arkadaş yok. Olan mevzuat belli. Gidiyorum. Şunun şurasında maksimum 1.5 ay var. İşi bile bulmadan basıp giderim 1.5 ay sonunda.
Avustralya beni beklemiyor, ben Avustralya'ya gitmeyi bekliyorum orası ayrı konu da; neden, diye sormak için geç artık. Tekrarlıyorum, ne kadınım var artık, ne de işim. Keskin çizgilerle yaşamanın eşdeğeri her zaman nettir: ipin üzerinde yürümek. Bunu ben seçmedim, ancak etrafımdaki etmenler beni buna itti. Eskiden affetme, bağışlama, toparlama, tamir etme gibi yetilerim vardı; özellikle de konu insan olduğu zaman. Artık yok. Siktirin gidin lan, da demiyorum gerçi. Artık dümdüz hayatımdan siliyorum, tıpkı birkaç saat önce bugün beni sattığı için sildiğim kadında olduğu gibi, tıpkı hayatıma yaptığı müdahaleden ötürü hayatımdan def ettiğim -ve zamanında uğruna Avustralya vize başvurusuna giriştiğim- eski sevgilime yaptığım gibi. Ya da tıpkı bahsettiğim eski sevgilime arkamdan konuşan 10 yıllık arkadaşımı silip attığım gibi.
"Ben" diye cümleye başlayan o kadar çok adam tanıdım ki son bir ayda... Hepsi çok konuşuyordu, hepsi boş konuşuyordu ve hiç biri bir sike derman olmazdı. Kadınlar? Evet, bu şekilde konuşan kadınlarla da tanıştım ancak siz buna cinsiyetçi yaklaşım deseniz de, o kadınları yazmak pek de sikimde değil çünkü kovalaması her zaman kolay oldu onları.
10 gün boyunca hepinizin hayali olan işi yaptım ben. Bar işlettim. 2 aydır aksatmadan her gün gittiğim barı işlettim. Nasıl mı oldu? İşletmecisi "Abim" dediğim adamdı ve işletmeci tatile gidince bar bana kaldı. Evimden farksız, her noktasını kanıksadığım ve benimsediğim bar benim oldu. O 10 gündü işte, önceki paragraf başında bahsettiğim adamlarla tanıştığım zaman dilimi. İşimi ne mi yaptım? Kadınım için Avustralya'ya gitmeye karar verdiğim gün istifa etmiştim zaten, bar konusunda da profesyonel bir anlaşma yaptığımız için, bara başladığım gün işimi bıraktım.
Hayatın küçük sürprizi ise basit oldu bana. Esas işletmeci tatilden döndüğü akşam, gelen mail ile Avustralya'ya yaptığım 1.5 senelik çalışma izni başvurusunun kabul edildiğini öğrendim. Ben, gidiyorum artık. Ama kör, ama gören gözlerle... Önümüzdeki bir, bir buçuk ayı iş başvurusuyla geçireceğim. İş bulamazsam da, basıp kaçacağım.
Kalanlara selam olsun, yerin yedi kat altında görüşmek üzere...
Not: Facebook sayfamı daha fazla leş hale getirmemek için, şöyle bir blog açtım. Yazarken dinlediğim her şeyi paylaşıyorum, bilginize.
http://mattlistensto.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder