Google+ boş mideye iki duble viski: "When the last light warms all the rocks and rattlesnakes unfold."

18 Ağustos 2014 Pazartesi

"When the last light warms all the rocks and rattlesnakes unfold."

Bir süredir nasıl yaşadığım konusunda şüphelerim var. İyi tarafından bakacak olursak, çok iyi dostlar edindim. Evimin hemen yanında bir bar var ve bar sayesinde tanıştığım işletmeci, iyi arkadaşlarımdan biri oldu. Hatta o kadar hızlı gelişti ki her şey, bir anda onun arkadaş ortamına daldığımı fark ettim. Kendimle beraber ablamı, yakın arkadaşlarımı da çektim. Paso beraberiz. Ancak alkol tüketim seviyemin yükseldiğini fark ettiğimden beri durulmaya çalışıyorum. Şimdiye kadar pek başarılı olabildiğim söylenemez. Ancak alkolsüz geçirebildiğim geceler oluşmaya, şekillenmeye başladı.
Bir taraftan "Ne kadar geç buldum sizi..." diye düşünüyorum etrafımdaki yeni insanlarla konuşurken, bir taraftan da Avustralya'ya gitmeye çabalıyorum. (Örnek: Pasaportumu aldım, online başvurumu yaptım, yarın sağlık muayenesine gireceğim.)
Bir ay önce işimden istifa ettim. Avustralya planını kafaya koyduğumda yani... Nasıl olduğu konusunda hiçbir fikrim yok ancak hala çalışıyorum. Ruhen ofiste değilim çünkü konsantre olamıyorum. Zaten istifamı konuştuğumdan beri her şey ters gitmeye başladı ofiste. Markalarımdan birini kaybettim, kreatif yanımı yitirdim, kendimi "çavuş" gibi hissediyorum.
Önünüzde uğraşmanız gereken bu kadar çok kalem varken (aileyi ikna turları, vize işlemleri, uzun zaman sonra sosyalleşmeye başlayan bir bünye, uzaklarda bir sevgili, istifa edilmiş ancak çalışılmaya devam eden bir iş ve eminim çok daha fazlası -yazmaya üşendiğim) hiçbirinde başarılı olamıyorsunuz.
Yazmayı kesmemin altında yatan neden de birazcık bu aslında. Kafamı toplayamıyorum. Zekalıyım ama amele olmak istiyorum. Geri dönmem lazım, karalamaya, boyuna yazmaya, kendime gelmeye başlamam lazım. Ancak beceremiyorum. Çünkü, her biri başka bir adım, her biri başka bir dert. Ne yazık ki hiçbir adımı tamamlayamadım henüz ve bu sürünceme yaklaşık bir aydır peşimi bırakmıyor.
Aranızda kesin "En büyük derdin bu olsun be..." diyenler olacaktır. Dünya yanarken, Türkiye son demlerini yaşarken bu anlattıklarım çok basit şeyler, farkındayım ancak aldığım "Yazmayacak mısın artık?" soruları karşısında da bir cevap vermem gerekiyordu.

Bu 1 aylık süreç içinde yazdığım tek şey aşağıdaki linkte ki o da İngilizce. Proof-reading konusunda yardımcı olabilecek kadar iyi İngilizce bilen arkadaşları da beklerim:
https://medium.com/@neatwhiskey/she-shone-4c7c5303bfa0

Son olarak, başlıktaki parça True Detective'in intro parçasına ait.



Hiç yorum yok: