Google+ boş mideye iki duble viski: İki hareketle, beyaz bayrak çektirdiniz, helal.

10 Nisan 2012 Salı

İki hareketle, beyaz bayrak çektirdiniz, helal.

Sabah basit değil, zordu. Her zamanki gibi... Önceki gece Feyzi'yle bira içip, blues çalmıştık. Güzel şarkılar da çıkmıştı ortaya yalan yok. Sabah ise karnım fena ağrıyordu. Camı açık unutmuşum yatarken, İstanbul'un pis havaları... İşe gittim, sabah çayı gelmeden iznimi alıp eve geçtim.
Biraz bir şeyler yiyip uyudum. Uyandığımda aklımda tek bir şey vardı. Ders çalışmak... Vize için... 1 gün sürem vardı. Bir şeyler yerken, Linked.in profili açtım mal gibi. İlgimi çekmedi değil, çünkü ülkemizde 80000 sosyal medya uzmanı olduğunu, çalışanların yüzde doksanının yönetici, müdür vs. olduğunu gördüm. Saçma işler... Ancak hesabı açtığım anda davetiye gitti bir yerlere.
Ardından gelen bir mail, ters köşeye yatmama yetti. Cevaplar verildi karşılıklı. Sonuçta, 6 aydan uzun süredir ondan tek bir kelime, tek bir cümle duymamıştım. Heyecan yaptım biraz, ancak hissettiklerimin çoğu karanlıktı. Bir bok olacağı yoktu ve bu aptal site yüzünden tekrar yüzyüze gelmiştik. Gelen mail mi? "Kaybol, bıktım artık!" temalı bir mail... Haklı olarak atılmış...
Ayılmaya çalışıyordum. Attığı mail mantıklıydı, ama ne bileyim. Yağmurlu bir İstanbul gününün, rüyayla karışık gerçekliği gibiydi. Dolapta önceki günden kalan son biraya sarıldım. Dipledim... Sigara üstüne sigara...
Toparlandım, toparlanmam gerekliydi. Ve evden çıkmak üzere yola koyulduğumda telefonum çalıyordu. 1.5 hafta önce Bourbon'u verdiğim aile arıyordu, hala "İyi mi yaptık kötü mü yaptık acaba?" diyerekten ikilemini hissettiğim sahiplendirme işleminin sorunsallığı kapanmamışken aramalarıyla bir kez daha beynimden vurulmuşa döndüm. Sonunda dayanamadım. Yolumu değiştirdim, bakkala uğradım; bir paket sigara, meze, ufak rakı, iki tane cila birası... Evdeyim şimdi. İçiyorum, düşünüyorum, ne onu unutabildim; ne can dostumu... Kadın niye mi aramıştı? "Bu köpek günde 10 kez işiyor :(" demek için...

Ve hakem penaltıyı çalmıştı aslında kadının aramasıyla birlikte. Kalede tek başımaydım, yenik durumda; 1-0'dan maçı çevirebilecektim belki de bu penaltıyı kurtararak da, duygular ağır bastı. Hayatım ve geleceğimin karşısındaysa ağır basan duygularım oldu.

Çöktüm, topu hayava; rakıyı kafaya diktim. Neden üstüste gelirsiniz, neden önemli zamanlarda denk gelir muhtelif olaylar? Benim mutlulukla ne zorum var ki???

Hiç yorum yok: