(Bu yazı, parça parça olmakla birlikte kafa karışıklığı ve konudan konuya atlanan kesimleri sebebiyle atom etkisi yaratabilir.)
Hepimizde var bu.
Saçını diken apaçide de var, kareli gömlek-beyaz t shirt giyen bende de var, seviştiği erkeklerin yatak istatistiklerini blogunda paylaşarak sex and the city yaşadığını sanan kezbanlarımızda da var, chatroulette(bilmeyenler bir araştırsın) isimli web tabanlı sitede mastürbasyon yapan herifte de var, vamp konuşan kadında da var...
Bir şekilde kendimizi topluma veya karşımızdakine kabul ettirmeye çalışıyoruz işte. Yuvarlanıp gitmek değil bu... Aşırıya kaçmadan veya aşırıyı da zorlayarak; kendimizi ortaya çıkarma isteği...
Geçen sene fakültede bir eleman vardı. Düz adam... Yani yolda görsen bir daha yüzüne bakmazsın. Yanlış anlaşılmasın, çirkin falan değil. Normal bir adam. Mimiklerinden ve konuşmasından gözlemlediğim kadarıyla da içine kapanık, pasif biri... Ama varoluşunu ispatlayacak ya, dikkat çekecek ya bir şekilde... Üzerinde penis figürü olan bir t-shirt'le gelmiş fakülteye. Evet, simsiyah bir t-shirt ve üstünde bir penis var.
Çok mu uç geldi? Daha ucu var. Apaçileri düşünün. Varoş çocukları... Dinlediği müziğin reggeaton olduğunu bilmeden çılgınlar gibi danseden, saçlarını -sanırım tutkalla- diken, pembe t-shirt'lü, düşük bel pantolonlu, opsiyonel tespihiyle delikanlılığından da taviz vermeyen bu gençleri... Şu anda kendileri itin götüne sokuluyor Facebook'ta. "Her gün bir yeni apaçi" diye grup var mesela. Apaçilerin profilinden kopyaladığı fotoğrafları koyuyor grubun yöneticisi bu sayfaya. Kesinlikle yasal değil, bunun farkında. Hatta "Apaçi ne anlar lan kişi haklarından?" diye düşünüp açmış bile olabilir grubu. Ama hiç düşünür mü bu adamlar mesela, apaçi sıkıntılı adamdır, burnu boktan çıkmaz ve kendini topluma kabul ettirme isteği en çok bu insanlarda vardır. 2-3 sene emo'lardı milletin ana avrat dümdüz gittiği(ki bu güruhta ben de vardım.), bu sene de bırço ziyaneler, yani apaçiler var. Gördüğüm imajlarından memnun muyum? Hayır değilim. Tavırlarından memnun muyum, veya hayat biçimlerinden? Hayır değilim. Ben onların yoluna çıkmam, onlar benim yoluma çıkmaz. Lakin bu insanları da tepeden bakan, mükemmel olduğunu düşünen bir yosma gibi afiş etmem elaleme. Tercihidir der, geçerim.
Neyse, çok eğildik bu arkadaşların üstlerine. Öte yandan herkesle ve her şeyle ilgili atıp tutan çok metalci güruh mesela... Hatırlamaz mısınız saçınızı uzatıp, küpe takarak ailenize isyan ettiğiniz, "Because you're unforgiven too..." diye bağırdığınız dönemleri? Veya bildiğiniz-bilmediğiniz her şarkıya Dorock'ta çılgın gibi kafa sallayıp şarkıdan şarkıya geçiş yapılırken etrafı kestiğinizi; dikkat çekip çekemediğinizi kontrol ettiğinizi hatırlamaz mısınız?
Hepimiz bir dönem şu anda gülüp geçtiğimiz şekillere girdik, tarzlar oluşturduk, davranışlar ve düşüncelere sahiptik. Bu yüzden kabullenin artık şu gerçeği...
Uzun lafın kısası, sarımsağın cücüğü; hepinizi Revolver'dan Jason Statham'ın seslendirdiği bir monologla başbaşa bırakıyorum;
"There is something about yourself that you don't know. Something that you will deny even exists, until it's too late to do anything about it. It's the only reason you get up in the morning. The only reason you suffer the shitty boss, the blood, the sweat and the tears. This is because you want people to know how good, attractive, generous, funny, wild and clever you really are. Fear or revere me, but please, think I'm special. We share an addiction. We're approval junkies. We're all in it for the slap on the back and the gold watch. The hip-hip-hoo-fuckin' rah. Look at the clever boy with the badge, polishing his trophy. Shine on you crazy diamond, because we're just monkeys wrapped in suits, begging for the approval of others."
"Kendinle ilgili, bilmediğin bir şey var. Varolduğu halde, hakkında bir şeyler yapmak için çok geç olana kadar kabullenemediğin bir şey. Sabah kalkmanın, boktan patronunu çekebilmenin, kan, ter ve gözyaşının tek sebebi... Bunun sebebi sen, insanların senin ne kadar iyi, çekici, cömert, komik, vahşi ve eğlenceli olduğunu bilmesini istiyorsun. Benden korkun veya bana saygı gösterin; ama lütfen, özel olduğumu düşünün. Hepimiz bir bağımlılığı paylaşıyoruz. Hepimiz, onaylanma bağımlılarıyız. Hepimiz sırtımızın sıvazlanması ve altın kol saati için bu bağımlılığın içindeyiz. ("The hip-hip-hoo-fuckin' rah." TAM TERCÜMESİNİ YAPAMAYACAĞIM.) Rozetli, zeki çocuğa bak... Ödülünü cilalıyor. Üstüne parlasın, çılgın elmas, çünkü biz; takım elbiseler içindeki maymunlarız. Başkalarının tescilini bekleyen..."
NOT: Monoloğun tercümesini kendim yaptım. Hatalı olabilir. Hatalıysam söyle! Yani yorumda belirt.
Hadi iyi geceler...
edit: adsız bir arkadaş uyardı, approval addicts'i tescilli keşler olarak çevirmiştim; esasen onaylanma bağımlıları olarak çevirmem gerekiyormuş. daha doğrusu gerekiyordu, gözümden kaçtı, veya g.tümden kaçtı, uyduruverdim. neyse ne; kendisine selam ederim.